İnal’dan CHP’nin İmralı Adası’na gitmeme kararına tepki
CHP Artuklu eski İlçe Başkanı Hıdır İnal, CHP’nin İmralı Adası’na gitmeme kararına ve barış sürecine ilişkin değerlendirmede bulundu.
Cumhuriyet Halk Partisi, Mardin merkez Artuklu eski İlçe Başkanı Hıdır İnal, Cumhuriyet Halk Partisi’nin İmralı Adası’na heyet göndermeme kararı kamuoyunda önemli tartışmalara yol açtığını belirterek bu karara sert bir tepki gösterdi. Söz konusu tutumun barış sürecine zarar verdiğini ve özellikle önceki seçimlerde cumhurbaşkanlığı için destek vermiş geniş bir Kürt seçmen kitlesini yok saymak anlamına geldiğini ifade eden ve Barışın tesis edilmesi için cesaretli adımlar atılması gerektiğini vurgulayan İnal, “Müzakerenin önünü açmak, akan kanın durması için gerekli zemini oluşturmak gerekir. Diyalogdan kaçınmak, halk nezdinde—özellikle de Kürtler arasında—derin bir hayal kırıklığı yaratmıştır” değerlendirmesinde bulunmuştur.
Bu çerçevede Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin İmralı’ya gitmeme tutumunu doğru bulmadığını ifade eden açıklamasını değerli buluyor ve takdirle karşılıyorum. Parti Meclisi Üyemiz Sayın Ali Haydar Fırat’ın konuya ilişkin tepkisi de aynı ölçüde kıymetlidir.
Ayrıca Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Sezgin Tanrıkulu ile İstanbul Milletvekilimiz Sayın Türkan Elçi’den, özellikle Kürt sorununun demokratik ve barışçıl çözümüne yönelik değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşmalarını temenni ediyoruz.”
Hıdır İnal partililere de seslenerek, “Saygıdeğer yoldaşlarım; CHP yönetiminin üst düzey kadrolarının barış sürecine dâhil olmaması kanaatimce doğru bir yaklaşım değildir. Partimizin tarihsel birikimi ve ideolojik çizgisi göz önüne alındığında CHP’nin gerçek simgesinin barışı temsil eden beyaz güvercin olduğu unutulmamalıdır. CHP geçmişte Kürt sorununa ilişkin beş ayrı kapsamlı rapor hazırlamış ve demokratik çözüm yönünde önemli öneriler sunmuştur. Buna karşın bu raporların bugün Meclis’in tozlu raflarında bekliyor olması, söylem ile eylem arasındaki çelişkiyi açıkça göstermektedir. “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” ifadesi, mevcut durumun en net özetidir.
Bizler, her koşul altında birlikten, beraberlikten ve kardeşlikten yana bir duruş sergilemeye devam ediyoruz. Türkiye’de kalıcı barışın, adaletin ve özgür demokratik bir yaşamın hâkim olması için tüm siyasi aktörlerin sorumluluk bilinciyle hareket etmesi gerekmektedir.
Yaşasın barış, kahrolsun savaş, Barışa katkı sunan, emek veren tüm duyarlı yurttaşlara en içten saygılarımı sunuyorum.”
