SULH Şehidi
Allah yolunda ölmek yani şehid olmak. Bu ölüm sıradan bir ölüm olmadığı gibi o ünvanı kazanmak da elbette ki sıradan olmayacaktır. Zira bu hüküm Allah tarafından verilmiş ve çerçevesi Kelamı Kedimi olan Kuran’ı kerimde çizilerek koruma altına alınmıştır. “Allah yolunda öldürülenler için “ölüler” demeyin. Hayır, onlar diridirler, fakat siz bilemezsiniz.” (Bakara-154.)
SULHUN ŞEHİDİ
Elbette ki ulema, şehid fedlinde yani şehid statüsünde olanlar hakkında fikirler beyan etmişlerdir. Fakat “Sulh (navbêncî) Şehidi” kavramını ilk olarak araştırmacı/yazar Mufid Yüksel’den duydum.
Ohak-Der’in düzenlediği “Kan Davasına Hayır!” çalıştayında konuşmacı olan Müfid Yüksel, bir araştırmasında bir mezar taşında “Sulh Şehidi” yazısını gördüğünü, sebebini araştırdığında; bir kavgayı ayırmak için araya giren tarafsız bir kişinin aldığı darbe sonucu vefat ettiğinden böyle yazıldığı bilgisine/neticesine ulaştığını aktarmıştı.
Nasıl olur demeyin!
Hucurat suresinin 10. ayetinde geçen “فَاَصْلِحُوا” “barıştırın/düzeltin” kelimesine derinlemesine bakıldığında emir fiili olduğu görülecektir. Zira burada emir kipi vardır. Ve bu emrin, Allah’ın buyruğu ve fermanı olduğu da açıktır… Bu uğurda ölmeyi göze almak ve ölmek, ne ile ifade edilebilir ki? Yukarıda Bakara suresinde geçen ayette Allah yolunda ölenler… (Bakara-154) ayetini hatırlayalım lütfen…
Bu aralar bölgemizde çok güzel haberler alıyoruz…
Aşiretler arası dargınlıklar ve aşiretlerin kendi aralarında oluşan lokal dargınlıkları, bir bir sulh ile neticeleniyor.
Bunlar kendi kendine mi oluyor? Elbette ki hayır… Birçok şeyi göze alan arabulucular(navbeyncî) vesilesiyle…
Peki, bu dargınlıkları (düşmanlıkları ve/veya kan davaları) sühûletle ve tarafların; karşı çıkan kendi taraftarlarına bile dik durarak-kararlılıkla sulh ile neticelendirmelerine katkı sunanlar. Bunlara da “sulh kahramanı” demeyeceğiz de ne diyeceğiz. Elbete ki arabulucuların hakkı ödenmez. Onların hakkını da Sulhu emreden Allah, katından versin inşaallah… Ama bu “kahramanlar” bambaşka anılacaklar.
Bunu niye yazdım konusuna gelirsek: Bu konuda emek verenlerin yani arabulucuların daha da cesaretle bu konuların üzerine gitmeleri ve mahalle baskısından etkilenerek barış için ilk adımı atmanın korkaklık sayılacağını varsayanların bu baskıdan kurtularak sulha katkı sunarak kahramanlık unvanını almalarına vesile olmak. Asıl kahramanlık mahalle baskısı korkusundan kurtularak Allah’ın emri olan “Sulhu” oluşturmak ve yaşatmaktır. Vesselam…