AHRAZ /DİLSİZ OLMAK
Konuşma yeteneğinden yoksun bulunan kimseye dilsiz veya ahra(s)z denilmektir. Kerim Kitap’ta bekime/dilsiz sözcüğü türevleriyle beraber altı yerde geçer. Kur’an’ı Kerim; dilsizliği, körlük ve sağırlık gibi mecazi anlamda kullanılmakta, manevi bir hastalık olarak görmekte ve bu gerçeği şöyle dile getirmektedir: “İnkârcıları imana çağıran (peygamber) ile inkâr edenlerin durumu, bağırıp çağırmadan başka bir şey duymayan hayvanlara seslenen ile hayvanların durumu gibidir. Onlar sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bundan dolayı anlamazlar.” (Bakara, 2/171). Ayet, dillerini hakkı söylemez hale getirenleri “dilsiz” olarak nitelendirmektedir.
Hz. Peygambere “Cihadın hangisi efdaldir?” diye sorulduğunda cevaben, “Zâlim sultana karşı hakkı söylemektir.” (Ebû Davud, Melâhim, 17) şeklinde buyurdu. İmam Hüseyin, ‘’En büyük cihad, zalimin karşısına geçip sen haksızsın demektir.’’ demiştir. Peygamber ve seyyid’üş- şüheda torunu, zulme karşı yapılacak kıyamın “en üst düzey bir cihat” olduğunu beyan etmişlerdir.
Kuşeyrî risalesinde, “Yeri geldiğinde konuşmak, en güzel bir haslet olduğu gibi, zamanında susmasını bilmek de erdemli insanların özelliğidir.” derken, Ebu Ali ed-Dekkak’da, “Hakkı söylemeyen/haksızlık karşısında suskun kalan şeytandır.” İbn Kayyim ise “Batıl/yanlış şeyleri söyleyerek insanlara nasihat eden, konuşan şeytandır. Hakkı söylemekten sakınan ise dilsiz şeytandır.” şeklinde görüş beyan etmiştir.
İnsanın aklına şu soru gelmiyor değil; acaba dilsiz şeytan kime denir? Bu soruya birkaç yanıt vermeye çalıştım. Fakat farklı cevaplar da verilebilir. Mesela:
Dilsiz şeytan; adaletin, hakkın ve haklının yanında saf tutmayan ve hak sahibinin hakkı gasp edilirken buna seyirci ve tepkisiz kalan kişidir.
Dilsiz şeytan; dine, imana, Kur’an’a, Peygambere, Kâbe’ye, ibadetlere ve diğer mukaddes değerlere kin kusanlara, salya akıtanlara, küfür ve hakaret edenlere karşı suskun kalan kişidir.
Dilsiz şeytan; mazlum, mağdur ve muhtaç insanlar açlıktan kıvranırken, çocuklar açlıktan can verirken; elindekilerin bir kısmını paylaşmayıp tıka basa yemek yiyenler ve açlıktan ölen bu insanları önemsemeyip onlara yardım elini uzatmayan ve bu duruma duyarsız ve ahraz olan kişidir.
Dilsiz şeytan; bütün hakları elinden alınmış, zulüm altında inim inim inleyen mustazafların feryadını duymayan, bunlara -Allah katında hiçbir geçerliliği olmayan sebeplerle- maddi manevi hiçbir şekilde destek olmayan, haklının değil her daim gücün ve güçlünün yanında yer alan, attığı her adımda çıkar ve menfaatini düşünen bencil kişidir.
Dilsiz şeytan; hangi dine, dile, ırka, renge ve coğrafyaya mensup olursa olsun çocukların öldürülmelerine acı duymayan, annelerin gök kubbeyi delen çığlıklarına kalbi burkulmayan, babaların feryad u figanlarına vicdanı sızlamayan ve yaşlıların gözyaşına yüreği yanmayan kişidir.
Dilsiz şeytan; insanların dinine, diline, yaşamına, malına, ırz, namus, onur ve haysiyetine kasteden barbar, lanetli, zalim ve diktatörlere karşı durmayan, gelecek endişesiyle zulme karşı dili lal olan, hakkı haykırmayan, sen haksızsın ve zalimsin demeyen ve sürekli kıvıran bukalemun, karaktersiz, korkak ve şahsiyetsiz kişidir.
Zulme engel, mazluma umut olmak için elimizle, dilimizle, kalbimizle, duamızla, malımızla ve silahımızla ne yapılması gerekiyorsa yapmak zorundayız. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır:
“Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle ondan nefret etsin…” (Müslim, Îmân, 78)
Dilsiz şeytan; biçare, muhtaç, güçsüz ve sahipsiz çocuk, yaşlı, kadın ve engelli kendisinden yardım istediğinde bırakın onlara yardım eli uzatmayı onların bu zayıf ve çaresiz hallerinden yararlanmaya çalışan kişidir.
Dostlar! Bu dünya hayatında hidayet çağrısına uymayan; yanlışa, batıla, haksızlığa, adaletsizliğe, baskılara liyakatsizliğe, zulme ve kötülüğe karşı dilsiz duran kimseler ahiret hayatında dilsiz olarak dirileceklerdir. Onların kalacağı yer cehennemdir; onun ateşi zayıfladıkça yakıcı alevleri çoğaltılacaktır. (İsra, 17/97).
Fıtrat-ı selîm, akl-ı selîm ve vicdan sahibi olan ile yüreğinde hak, hukuk ve adalet sevgisi taşıyan insanlar batıla karşı, yapılan zulüm ve haksızlıklara karşı hiçbir zaman suskun kalmamış; yeri ve zamanı geldiğinde her şeye ve herkese rağmen gereken tepkiyi eliyle, diliyle ve kalbiyle göstermiştir. Hiçbir şekilde bunu gerçekleştirmeyenler ise şeytan tabiatlı ve ahraz/dilsiz olanlardır.
Sahi! Siz dilsiz misiniz?