Ben ve Bencillik
Takım oyunlarında bireysel ve bencil hareket eden bütün takımlar daima yenilgiye mahkum olmuştur. Aile ve toplumdaki fertler de bireysel ve bencil davranırlarsa, ikisi de çöker. Bu durum, milletler ve devletler için de geçerlidir. İnsanın değil, sömürünün doğasında bulunan bencillik (egoizm); çeşitli psikolojik, sosyal ve çevresel etmenlerden kaynaklanabilir. Doyumsuzluk, mala düşkünlük, açgözlülük, kibir, gurur, haset, cimrilik ve bireysellik gibi özellikler bencilliği ön plana çıkarmıştır. Bu huylar, aynı zamanda bencilliğin de doğal bir ürünüdür. Şükürler olsun ki bencilliğin hüküm sürdüğü bir toplum değiliz; fakat bu gerçeğe rağmen içimizdeki bencillerin sayısı hiç de az değildir.
Bencillik, fedakârlığın zıddıdır.
Bencil (egoist), etrafındaki herkesi ve her şeyi kendi yararına kullanmaya çalışan, sadece kendini düşünen, başkalarını önemsemeyen, empati özelliğini yitiren, kendisiyle aşırı ilgilenen, başkalarının duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını dikkate almayan, her zaman, her yerde ve her şartta kişisel çıkar ve menfaatini her şeyden ve herkesten üstün tutan kişidir. Goethe ne güzel söylemiş: “Bencil insanlar için görev, sevgi, şükran ve şeref bir anlam ifade etmez. Onların ilkesi, öncelikle kendi çıkarlarını korumaktır.”
Hayatın merkezine kendisini koyan bencil kişileri tanımak çok kolaydır. Mesela; bencil kimseler genellikle hiçbir fedakârlığa yanaşmaz, başkalarının ihtiyaçlarını görmez, tükürüğü derman olsa hiçbir yaraya sürmez; menfaati, kazancı yoksa hiçbir işin ucundan tutmaz, hiç kimseye ilgi alaka göstermez, hiç kimseyi önemsemez, öznesi olmadığı hiçbir iş ve işleyişte bulunmaz ve adeta “Rabbena hep bana” der. Allah Resulü (sav), kaba, bencil olanlar ile büyüklük taslayanların cehennemlik olduklarını haber vermiştir.
Pragmatist olan bencillerin en tehlikelisi de manevi bencillerdir. Bu tür benciller, insanların manevi duygularını, inanç, ibadet, ahlâk gibi dini konuları istismar ederek sadece kendi çıkar ve menfaatine göre kullanırlar.
Öte yandan insanın önce kendini düşünmesi, sevmesi, savunması; kendisine iyi bakması, güvenmesi; kendi inancına, düşüncesine, felsefesine, sağlığına, neşesine, özgürlüğüne, huzuruna ve mutluluğuna saygı duyması; sevmediği durumları belirtmesi, istemediği şeylere hayır demesi bencillik değil, BENLİK’tir. Yani kişinin kendi benliğinin, isteklerinin ve gereksinimlerinin farkında olması ve bunları karşılamak için çaba sarf etmesi sağlıklı bir insan davranışıdır ve “ben” duygusunun bilinçli halidir.
“Ben”in bilinçsiz hali olan bencillik ise kişinin yalnızca kendini ve kendi çıkarını aşırı derecede düşünmesi, kendi çıkarları uğruna başkasının haklarını gasp etmesi ve kendisi hariç herkesi yok saymasıdır. Aşırı derecede çıkar ve bencillik, narsist ve antisosyal olan kişilerin bir özelliğidir ki; bu durum psikiyatride bir kişilik bozukluğu olarak tanımlanır.
Mevlana, “Bencillik, göze takılmış ayna gibidir. O gözler nereye bakarsa baksın kendinden başka birini görmez.” diyerek bencilliği tanımlamıştır. İvan Turganyev de, “Bencil insan, tek başına kalmış, meyvesiz bir ağaç gibi kurur gider.” demiştir. Zira bencilliğin olduğu yerde yalnızlık, yalnızlığın olduğu yerde de depresyon, kaygı, mutsuzluk, içedönüklük, sosyal fobi ve huzursuzluk ortaya çıkar.
Bunalımın virüsü ve bireyciliğin nedeni bencilliktir. Bireyci insanlar ben tiryakisidir. Kendi benine o kadar bağımlıdır ki, ben’in içine hapsolmuş ve ben’in kalıplarından bir türlü dışarı çıkamamaktır. Oysa insanlar ailede, işyerinde, dernekte, vakıfta, sendikada, partide, toplumda, bütün ilişkilerde ve hayatın her alanında “ben” değil “biz” demelidir. Zira “ben” demek şeytan işidir. Arkadaş, komşu ve akrabalar arasındaki kavgaların, eşler arasındaki çoğu tartışmaların sebebi de zaten “ben” kavgası değil midir?
Dostlar! İçerisinde kulaç attığımız bu hayat deryasında, gurur ve kibir kokan “ben” dili yerine barışın, kardeşliğin, huzurun ve mutluluğun kaynağı olan “biz” dilini her koşul, zaman ve mekânda kullanmalıyız. Çocuklarımızı özellikle çocukluk dönemlerinde “ben” zihniyetinden uzak bir şekilde manevi terbiye ile yetiştirmeliyiz. Bencillik hastalığının tedavisi, insanın kendisi için istediğini başkaları için de istemesi, bir diğeri de hiçbir karşılık beklemeden diğer insanların duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını gözeterek hareket etmesi ve “Ben onun yerinde olsaydım ne yapardım? Ne hissederdim?” diye düşünerek empati kurmasıdır.
Sevgili Peygamberimiz (sav) de, “Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği bir şeyi, kardeşi için de istemedikçe iman etmiş olmaz.” (Buhârî, Îmân, 7.) diye buyurarak diğergamlığın zıddı olan bencilliğin imanla bağdaşması mümkün olmayan kötü bir huy olduğunu ifade etmiş ve insanlar arasındaki “ben” ve “diğerleri” ayırımını ortadan kaldırmıştır.
Sahi! Siz bizci misiniz yoksa benci misiniz?
Kemal Kahraman
09.11.2024
Ağzına elinize sağlık,Allah razı olsun