Kemal Kahraman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Haccı Tutmak

Haccı Tutmak

Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

HACCI TUTMAK

Bütün insanların Allah’a karşı yerine getirmek zorunda oldukları birçok görev ve sorumlulukları vardır. Bunlardan birisi de yolculuğuna gücü yetenlerin beyti/Kabe’yi haccetmesidir.

Hac yolculuğu, Hak yolculuğudur. Bu yolculuğa çıkan hacı adaylarına Rahman’ın misafirleri anlamında “Duyûfu’r-Rahmân” denir. Bu yılki hac organizasyonunda Rahman’ın misafirlerine hizmet etmek üzere kafile başkanı olarak kutsal topraklara gitmek bize de nasip oldu. Elli günlük bir arınmanın ardından hacılarımızla beraber, hac farizasını(görevini) yerine getirmiş olmanın verdiği ferahlık, sevinç ve mutlulukla güzel memleketimize geri döndük. Elhamdülillah.

Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; kutsal topraklara gitmek, karşılığı cennet olan mebrur bir hac yapmak ve hacı olmanın türlü türlü zorlukları vardır. Fakat asıl zor olan hacı olduktan sonra haccı tutabilmektir. Bu tıpkı orucun oruçluyu tutmasında olduğu gibi, haccın da hacıyı tutmasıdır. Her ne kadar “oruç tutmak”, “haccı tutmak” diye ifade ediliyorsa da, gerçekte oruç ve hac sahibini tutmaktadır. Yoksa oruç tuttuğu hâlde, kendini tutamayan kişinin vaziyeti ne ise, haccettiği hâlde hac tarafından korunmayan kişinin durumu da aynıdır. Hac yapmak ve hacı olmak ne kadar önemli ise, hacdan döndükten sonra orada kazanılan iyi meziyetleri ve güzel hasletleri koruyarak sürdürmesi, günahlardan uzak durması, hal ve hareketlerine dikkat etmesi de o derece önemlidir.

Bu nedenle; haccı tutmak ya da hacı kalmak demek, hacda elde edilen manevi kazanımların korunması demektir. Hac yolculuğu sona erse de Hak yolculuğunun devam ettiğinin bilinciyle Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazandıracak ibadet ve salih amellerle meşgul olmaktır.

Haccı tutmak demek; hacdan annesinden doğduğu ilk günkü gibi arınarak dönen kulun Allah’a verdiği sözü daima hatırında tutarak verilen söze bağlı kalmak,  doğru yoldan sapmamak, güzel davranışlardan ayrılmamak, hak yememek, kusur işlememek; günahlara, kötülüklere, çirkinliklere, haramlara ve ahlâkî kusurlara tekrar geri dönmemektir. Kısacası İslâm’ın onaylamadığı her türlü söz, tavır ve davranıştan uzak durmaktır.

Haccı tutmak demek; Allah’a, kendimize ve topluma karşı olan sorumluluklarımızın bir gereği olarak özü sözü bir, doğru, dürüst ve erdemli olmak; hakka hukuka riayet etmek ve ibadetlere daha çok özen göstermek; hacda kazanılan iyi meziyetleri ve güzel hasletleri sürdürmek demektir.

Haccı tutmak demek,  samimiyeti kuşandıktan sonra o samimiyeti kaybetmemektir. Hac günlerinde İslâmî ve insani yaşantıyı olumsuz etkileyen her şeye tövbe ettikten sonra bir daha bunlara dönmeme taahhüdüne bağlı kalarak insi ve cinni şeytanın, şehvetin, heva ve hevesin peşine takılarak pak yaşamı bir daha günahlarla kirletmemektir. 

Haccı tutmak demek; eş, dost, aile, akraba, arkadaş, komşular başta olmak üzere kurduğumuz tüm insani (sosyal, siyasal, ticari vb.) ilişkileri Rabbin rızası doğrultusunda kurgulamaktır.

Hacı tutmak demek; hacda gerçekleştirdiği ittihadı, kardeşliği, muhabbeti, istişareyi, hoşgörülü olmayı, iyilik ve takvada yardımlaşmayı hacdan sonra da sürdürmektir.

Haccı tutmak demek; kendisi için istediği şeyi Müslüman kardeşi için de istemek, gönlünde din kardeşine karşı en ufak bir kin, haset, husûmet ve nefret duymamak, onu zalimlerin eline bırakmamak, onların derdiyle dertlenmek ve sıkıntılarını gidermek için elinden gelen gayreti göstermektir.

Tarih boyunca Müslüman halklar hac ibadetine ve bu ibadeti yerine getirenlere ayrı bir değer atfetmiş ve hacı olmanın şeref ve sorumluluğunun ömür boyu taşınması gereken bir özellik olduğunu gönülden kabul etmiştir. Toplumun hac ibadetine ve bu ibadeti yerine getirenlere karşı sergilediği bu iyi niyetin, hacı olanın sorumluluğunu daha da artırdığında kuşku yoktur. Bu itibarla hacılar; üç kuruşluk dünya çıkarı için sergileyeceği olumsuz söz, tutum ve davranışların İslâm’a ve Müslümanlara zarar verebileceğini göz önünde bulundurmalı ve bunun için daha bilinçli, daha itinalı ve daha ihtiyatlı hareket etme sorumluluğu altındadır.

Necip Fazıl Kısakürek bu durumu çok veciz bir şekilde şöyle ifâde etmektedir: Namaz; camiden çıkınca, oruç; ramazan bitince, hac ise Mekke’den dönünce başlar.

Sahi! Hacıların hacı tutmak/kalmak için dikkat etmeleri gereken şeyler hacca gitmeyenler/gidemeyenler için de geçerli değil mi?

Kemal Kahraman

08.07.2024

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir