Hangi Kardeşlik?
Kardeşlik; insani (beşeri) kardeşlik, aynı anne babadan olan kardeşlik, gurup-kabile-millet kardeşliği, din ve dünya(çıkar, menfaat) kardeşliği gibi birçok çeşidi vardır.
Tüm insanlar aynı kökten (Hz. Âdem’den) olup tek bir özden yaratılmış kardeşlerdir. Kur’an’ı Kerim Şu’arâ sûresinde; Hz. Nuh, Hz. Hud, Hz. Salih, Hz. Şuayb peygamberleri inkârcı kavimlerinin kardeşleri olarak anar. Fakat bu Peygamberlerin kavimleriyle olan kardeşliği hiç şüphesiz iman kardeşliği değil, insan kardeşliğidir. Hz. Ali de Mısır valisi Mâlik b. Eşter’e yazdığı bir mektupta, “İnsanlar iki sınıftır: Ya dinde kardeşin, ya hilkatte bir eşindir…” diyerek bu hakikati dile getirmiştir.
Köken itibariyle kardeş olan insanların yüce Allah tarafından çeşitli gruplara, farklı milletlere, kabilelere, aşiretlere ve sülâlelere ayırmış olması insanların birbirleriyle tanışmaları, kaynaşmaları ve birbirlerine sahip çıkmaları, koruyup kollamaları içindir.
Hz. Peygamber ilk günden itibaren nesep, aşiret, kavim gibi kan bağına dayalı ırkî yakınlığı değerler alanının içine almamış ve asabiyetten kaynaklanan ayrılma, farklılaşma ve çatışma eğilimlerinin yerine prensiplerini Kur’an’ın belirlediği inanç (akide) ve değerler birliğine dayalı İslam kardeşliğini ortaya koymaya çalışmıştır. Çünkü din kardeşliğinin olmadığı yerde diğer kardeşlik bağlarının hiçbir anlamı ve önemi yoktur.
İslâm; aynı inanç, amaç ve davranış birliği içerisinde olan Müslümanları birbirinin kardeşleri olarak görür. (Âl-i İmrân, 3/103; Tevbe, 9/11; Haşr, 59/10) Yüce Allah, “Müminler ancak kardeştir.” (Hucurat, 49/10) Hz. Peygamber de, “Müslüman Müslümanın kardeşidir…” buyurmak suretiyle dil, renk, cinsiyet, zaman ve mekân gibi hiçbir sınır tanımayan ve dünyada başlayıp ahirette devam edecek olan akide(din) kardeşliğini diğer bütün kardeşliklerinin önünde tutmuştur.
Bilinmelidir ki; yeryüzünün neresinde olursa olsunlar tüm mü’minler kardeştir. İslam dışında kalan kâfirler ve münafıklar da birbirlerinin kardeşleridir. (Âl-i İmrân, 3/156-168; Ahzâb, 33/18). Nitekim yüce Allah, Hz. Nuh’un inançsız oğlunu aileden saymamıştır. (Hud, 11/46.) Ayıca imana karşı inkârı tercih eden babaları ve kardeşleri veli (dost) edinmemeyi, onları dost edinenlerin zalimlerden olacağını belirtmiştir. (Tevbe, 9/23) Bir de saçıp-savuranlar var ki; onlar da şeytanın kardeşleridir. (İsrâ 17/27).
Kardeşlik bağı hangi açıdan gerçekleşirse gerçekleşsin kişinin kardeşlerine yönelik bir takım dini, insanî, hukuki, ahlaki, sosyal görev ve yükümlülükleri vardır ve herkes bu sorumlulukları yerine getirmek zorundadır. “Mü’min olmuyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin.” (Şu’arâ, 26/3.) âyeti, Allah Resulünün insan kardeşlerinin ebedî saadetine ne denli düşkün olduğunu göstermektedir.
Yüce Kur’an’ın; “Allah’a ve Resulüne itaat edin. Birbirinizle çekişmeyin, yoksa gevşer çekinirsiniz ve gücünüz gider.” (Enfal, 8/46.) emrini, Resul-i Ekrem’in; “Birbirinize kin tutmayınız, haset etmeyiniz, sırt dönmeyiniz ve ilginizi kesmeyiniz. Ey Allah’ın kulları, kardeş olunuz.” (Buhârî, Edeb 57, 58, 62) buyruğuna rağmen maalesef bugün; vehn hastalığına yakalanmış, bencilleşmiş, dünyevileşmiş, sekülerleşmiş, dünyalık için koşuşturan, ekmeğini bölüşmeyen; iş, evlilik ve cenaze gibi hususlarda bile birbirine destek ve yardımcı olmayan kardeşler; basit meseleler yüzünden tartışıyorlar, didişiyorlar, birbirlerinden küsüp ayrılıyorlar ve kavga edip boğuşuyorlar.
Hâlbuki Müslümanları kardeş ilan eden İslam; kardeşlerden biri aç yatarken diğerinin tok uyumasını kabul etmediği gibi din kardeşinin derdini kendine dert etmeyeni ve kendisi için istediğini mümin kardeşi için de istemeyeni mümin olarak kabul etmemiştir.
Kardeşlerim! Kardeşlik dünyanın en güzel duygusudur. Kardeşler birbirini kıskanmamalı, haset etmemeli ve mal, mülk, para ve miras gibi şeyler ve maddi çıkarlar için birbirine düşmemelidir. Kardeşler sevinçlerini ve üzüntülerini paylaşmalı ve birbirlerinin başarılarını kutlamalı ve zor zamanlarda birbirlerine destek olmalı, birbirlerine karşı kibar, samimi ve hasbi olmalı, düşünceli davranmalı; birbirleriyle açık, önyargısız, hesapsız ve dürüst bir iletişim kurmalıdır.
Kerim kitabımız; kardeşin kardeşi tahkir, tezyif ve gıybet etmesini, hatalarını araştırmasını, kardeşin kardeşe iftira etmesini, suizanda bulunmasını ve kin gütmesini yasaklamıştır. Müslüman kardeşler; her türlü nefsani, ırki, mezhebi ve dünyevi mesele ve çıkarları bir tarafa bırakarak bir vücudun azaları gibi birbirine karşı duyarlı, bir binanın tuğlaları gibi birbirine bağlı ve bir tarağın dişleri gibi yan yana olmalı ve saf saf kenetlenmelidir. (Saff, 61/4.) Ayrıca “Allah için kardeşlik” (el-Uhuvve fillâh), “Allah için sevmek” (el-Hubbü lillâh) prensibine sarılmalı, her türlü fitne ve fesatlıklara karşı daima uyanık ve dikkatli olunmalıdır.
Bugün bizi kucaklayacak, açlığımızı giderecek, susuzluğumuzu bitirecek, yükümüzü hafifletecek, derdimize derman olacak ve yaralarımızı saracak, bize iyi gelecek, nefes olacak, bize karşı hesabi değil çok şefkatli, merhametli ve hasbi olan kardeşlere ve kardeşliğe hasretiz.
Sahi! Siz kardeşlerinize karşı dini, insani, hukuki, ahlaki ve sosyal sorumluluklarınızı yerine getiriyor musunuz?
Kemal Kahraman
28.01.2025