KUYU/BÎR
Dünya, insanlar için bir imtihan yeridir ve her insan bu dünyada bir şeyle sınava tabi tutulur. Mesela Hz. Yusuf’un ilk imtihanı, kuyuya atılmak olmuştur. İnsanlar, kuyuları genellikle içme suyu temini ve diğer ihtiyaçlarını karşılamak için yerleşim alanlarının yakınında, kafilelerin geçiş güzergâhlarında, ekili arazilerin çevresinde ve otlaklarda kazmışlardır. Ancak tarih boyunca değişik amaç ve işlevlere sahip farklı derinlikte ve genişlikte hem kendileri için hem de başkaları için kuyular kazmışlardır.
Sâdî-i Şîrâzî, “Bostan” isimli eserinde naklettiği bir hikâyeyi şu sözlerle nihayetlendirmiştir. “İnsanlar kuyuyu iki maksatla kazar/kazdırır: Ya susamışlara su temin etmek için ya da halkı içine yuvarlamak için.’’
İnsan, yaşamı boyunca eliyle, diliyle ve kalbiyle yaptıklarının sonuçlarıyla eninde sonunda yüzleşir. Kişi, bu dünyada kime ne yaparsa yapsın bir gün aynısını mutlaka yaşar ve yaptıklarının karşılığını bir biçimde görür. Cenâb-ı Hak, bu durumla ilgili olarak şöyle buyurmaktadır. ‘’Eğer iyilik ederseniz kendinize etmiş, kötülük ederseniz yine kendinize etmiş olursunuz…’’ (İsrâ, 17/7) Dolayısıyla insan ne ederse kendine eder. Yani insanlara yardım ederse, insanlardan yardım görür. İnsanlara kötülük yaparsa kötülük, iyilik yaparsa iyilik bulur. Bundan dolayı kötülük eden iyilik beklememeli!
Bu dünya, etme bulma dünyasıdır. Ataların dediği gibi: Keser döner, sap döner, gün gelir; hesap döner!, Birinin kapısını ne niyetle çalarsan, aynı şekilde senin de kapın çalınır. Bu durum ‘’Men dakka, dukka’’ şeklindeki atasözüyle dile getirilmiştir. Başka bir ifadeyle ne ekersen onu biçersin. Tıpkı arpa ekenin arpa, buğday ekenin de buğday hasat ettiği gibi. Şüphesiz insanlar hesap günü yaptıklarının karşılığını tastamam görecektir. Bu konuda yüce Allah, “Kim zerre kadar hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür” (Zilzâl, 99/7-8) buyurmuştur.
Rehberimiz (s.a.s) buyurur ki ‘’Müslüman, diğer Müslümanların/insanların elinden ve dilinden zarar görmediği kimsedir.’’ (Buhârî, Îmân, 4,5) İnsan ne kendi kuyusunu ne de başkasının kuyusunu kazmalı. Unutulmamalıdır ki kişi, başkaları düşsün diye kazdığı kuyuya evvela kendisi düşer. Atalarımız da bunu, ‘’Kazma elin kuyusunu, kazarlar kuyunu’’ sözüyle veciz bir şekilde ifade etmiştir.
İnsan bazen ketum kuyu, kör kuyu gibi olmalı. Her gördüğünü, duyduğunu herkese söylememeli ve sır tutmasını bilmelidir. Başkasının ipiyle kuyuya inilmeyeceğinin bilincinde olmalıdır. İnsan hiçbir zaman nehir kenarında kuyu kazmamalı ve kuyu kazacaksa da kendi boyunca kazmalı ki, içine düşünce boğulmasın.
İnsan; nefsin, şehvetin; haset, kin, nefret, öfkenin; küçük-büyük ve insi-cinni şeytanların açtığı kuyulara dikkat etmelidir. Bu kuyulara düşmemeye gayret göstermeli ve bu kuyulara düşen, düşürülen Yusufları çıkarmaya çalışmalıdır. Çünkü kuyudan adam/Yusuf çıkarmak hem insani hem de İslami bir görevdir.
Sakın hiç kimseyi özellikle de kardeşlerinizi kuyuya atmayın! Çünkü kardeşlerin attığı kuyu daha çok acıtır.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki kuyuların haddi hesabı yok ve kuyulara düşen düşene. İşin garip tarafı da herkes kendini kuyuda ve Hz. Yusuf sanıyor. Oysa ne kuyu aynı kuyu ne kuyuya düş(ürül)en Yusuf aynı Yusuf.
Kürtçede kuyu, ‘’Bîr’’ lafzıyla ifade edilir. ‘’Bîr’’ ise hem hafıza, bellek ve hatır hem de kuyu anlamına gelir. Aslında bellek ve hafıza bir depo, bir tür kuyu gibidir.
Şems-i Tebrizi ,“Kimi kuyu kazar her geçen su içsin diye, kimi de kuyu kazar her geçen içine düşsün diye.” diyerek insanların kuyu açma niyetlerine değinmiştir. Su içsin diye değil de, içine düşsün diye kuyu kazanlar cehennemin ‘’Gayya kuyusu’’na düşmekten asla kurtulamayacaklardır. (Meryem, 19/59.)
Dostlar! Eğer kuyu kazacaksanız ‘’Zemzem kuyusu’’ gibi su kuyularını kazın! Ne başka kuyular ne de başkalarına kuyular kazın.
Arkanızdan kuyunuzu kazanları ise ciddiye almayın. Ne onları ne de kuyularını. Çünkü onlar, geride kalmışlar ve siz arkanıza dönmediğiniz sürece o kuyu sizin önünüze gel(e)meyecektir.
Ayrıca merak etmeyiniz! Kuyunuzu kazanların mutlak surette bir gün kazdıkları kuyuya düşeceklerini göreceksiniz. Ama size kuyu/bîr kazanları da unutmayın/bîr nekin.
Sahi! Siz hiç kuyu kazdınız mı?
Kemal Kahraman
Rabbim insanlar su içsinler diye kuyu kazarlardan eylesin. Yüreğine kalemine sağlık üstadım.