Neyin Yarışı?

NEYİN YARIŞI?

Geçen pazar günü Mardin’in Kızıltepe ilçesinde, 2. Uluslararası Mezopotamya Yarı Maraton Koşusu gerçekleştirildi. Erkek, kadın ve çocuk kategorisinde toplam 783 sporcu katıldı. Bu koşu yarışının sonunda dereceye girenlere ödülleri verildi.

Şöyle bir düşündüm de yaşamın içerisinde de devamlı bir yarış vardır. Hatta dünya bir yarış yeri, hayat da bir yarış ve koşuşturmaktan ibarettir desem herhalde abartmış olmam. İnsanlar gösterişte; mal, mülk ve evlat çoğaltmada; imkânları, makamları ve koltukları elde etmede, siyasi ve dini konularda sürekli yarışırlar. Şu ayeti kerimede bu yarışların bir kısmından bahseder: ‘’Bilin ki dünya hayatı; bir oyun, bir eğlence, bir gösteriş, aranızda bir övünme, mal ve evlâtta bir çokluk yarışından ibarettir… …” [Hadid, 57/20]

Bu yarışta öyle kimseler vardır ki bazen kendileriyle bazen başkalarıyla hatta bazen de -haddini aşarak- Allah ile yarış içerisine girmeye kalkışırlar.

Hayrı da şerri de yaratan Yüce Allah; insanoğlunu hayrı da şerri de işleyebilecek kabiliyette yaratmış ve onu daima iyiliğe, güzelliğe ve hayra teşvik etmiştir.

“Hayırda yarışmak ve Allah’ın mağfiretini elde etmek için koşmayı ve yarışmayı” ifade eden “s-b-k” kelimesi Kur’ân’da türevleriyle beraber 35 defa geçmektedir. (Bkz. Bakara, 2/148; Maide, 5/48; Hadid, 57/21.]

Allah Teâlâ, kullarına “…Hayır işlerinde yarışınız!..” (Bakara, 2/148) fermanıyla ebedî kurtuluşa götürecek yolun, hayırda yarışmaktan geçtiğini belirtmiştir.

Geçmişten günümüze kadar Allah’ın bu çağrısına kulak verenler hayırlı olmak, hayırla meşgul olmak, hayırlılarla beraber olmak, hayırda öncü olmak, hayırlılara öncülük etmek, hayırda yarışmak ve yardımlaşmak için hiçbir zaman geri durmamışlardır. Bu hayırhahlar “Kim var?” denildiğinde sağına soluna bakmadan hemen “Ben varım.” diyerek sayısız hayır kurumlarını ve her alanda vakıfları kurmuşlardır.

Akıllı kişi; amel defterini hayırlarla doldurabilmek için ömür sermâyesini en verimli şekilde kullanan, her hayra anahtar her şerre de kilit olan ve tekrarı olmayan bu fani dünyada dâimâ sâlih amel işleme gayreti içerisinde bulunan kişidir. Karşısına çıkan her türlü hayır imkânını bulunmaz bir fırsat ve ganimet bilen ve Cenâb-ı Hakk’ın bir ikramı olarak değerlendiren ve hayırlara iltifat etmeyenlere bakarak aldanmayandır.

Fakat insanlardan hayırda yarışanlar olduğu gibi şerde de yarışanlar, şerre öncülük edenler, şerre anahtar hayra kilit olanlar da vardır. Ama kötülükleri, çirkinlikleri ve şerleri yapma konusunda ısrarcı olup en öne geçenler ve bu işlerde öncülük edenler yaptıklarının karşılığını da eksiksiz göreceklerdir. Kur’an ölçülerine göre kim zerre kadar hayır işlerse âhirette onun karşılığını görür; kim de zerre kadar şer işlerse o da onun karşılığını görür. (Bkz. Zilzâl, 99/7-8) Yani kim hangi yolda ve nereye doğru koşuyorsa mutlaka oraya varacaktır.

Şayet birileri ile yarışmanız gerekiyorsa bu yarış sadece takva temelli, ilahi rıza amaçlı hayırları, erdemleri, faziletleri, iyilikleri artırmak; adaleti yaymak için olmalıdır. Bu rekabet yalnız Allah’ın emirlerine uyma, peygamberi örnek alma, insanlara yararlı olma ve insanlık için bir şeyler üretme yarışı olmalıdır. Bu müsabaka; başkasında görülen bir iyiliğe, güzelliğe ve olgunluğa imrenip ona yetişmek veya ondan daha ileri gitmek için eliyle, diliyle, malıyla, ilmiyle ve diğer tüm olanaklarıyla yapılmalıdır. Bu koşu; tıpkı koşu meydanlarında rakibini geçmek ve ödülü kapmak için var gücüyle yarışan yarışçılar gibi Allah’ın yanındaki koltuğu, makamı ve O’nun mağfiretini, rızasını, cennetini ve sonu misk koku bırakan içeceğini -ki bu içecek hayırlılara sunulacak- elde etmek için olmalıdır. (Bkz. Âl-i İmrân, 3/133; Mutaffifîn, 83/26.)

Yoksa bu yarış göze girme; parsa kapma; dünyalıkları, imkânları, makamları, koltukları elde etme; şan şöhret sahibi olma; günah işleme ve zülüm etme yarışı ve kavgası olmamalıdır.

Sahi! Siz neyin yarışındasınız?

Kemal Kahraman

02.12.2023