GÜVEN TOHUMLARI ÇÜRÜDÜ
Ne tuhaf çelişkili bir biz varız. Bir daha güvenemem dedirten kişiler oluyor hayatınızda güven duyusunu-inancını kaybediyorsunuz sonra güvenebileceğinize inandıracak kişiler çıkıyor karşınıza ve bir kez daha güvenirken hemen ardından o güvensizlik duvarını yeni baştan yapılandırıyorsunuz. Tuhaf değil mi? O zaman insan tekrar neden güvenir ki?
Her yeni yaşın yeni bir tecrübe olurken sana, tecrübenin yanında sana sundukları ve senden aldıkları ile tartıda yarışır. Bu durumda kazanımların ve kaybedişlerin ile etkilenen tek taraf sen oluyorsun. Bu sene ne öğrendik derken soru işaretlerini sıralayıp teker teker açıyorum. Hepsinin kamçılı kısmının silinerek ünleme dönüştüğünü görüyorum. Sanırsam buda endişe ve korkunun habercisi.
Doğru olmayan tavır ve davranışlar, burada kime ve neye göre ibaresini kaldırarak sadece insan olma ibresini koymak istiyorum. Çünkü biz doğrunun ve yanlışın kim- neye göre sorularını yanlış yerde kullanarak, insanı duyguyu tümüyle yok ettik!
Dibi yanık bir Siyaset, terbiye edilmemiş bir hırs ve gebe kalmış bir yalan!
Zıtlığın zenginliği artarken eş anlamlının gittikçe fakirleşmesi.(iş-aş-hane..vs…vs..)
Baktığımızı görebilseydik eğer görebildiğimize bakma cesareti bulabilir miydik?
Bence hayır! Eğer görebilseydik gerçeği dostumuzdan daha iyi düşman olamayacağını, ortağımızdan daha çetin bir rakip olmayacağını hatta …………. görüp yalnız kalırdık.
Kalitesi düşük fotoğraflarla ölümsüzleştirirken hayatımızı, gün gün ölmeye yaklaşan bir sızıyla çırpınıp duruyoruz.
Korkak kahramanlarımız var tarihe girmek için savaşan. İşe yaramaz bir ölümsüzlüğe bunca açlıklarını anlamış değilim.
Mesela Aşık olmayı seviyor ve ondan aynı zamanda korkuyorsan kaybetme korkusu ile karşı karşıyasındır demek.
Bu korku seni öyle bir esir alır ki saçmalamaktan alı koyamazsın kendini. Bu yüzdende bir sürü bir sürü hata yaparsın.
Hep bir taraf daha az sever diyorlar. Sevgi tartılan bir şey değildir doğru ama demek ki sevgi gösterildiği sürece ağırlaşıyor kanısına varıyoruz. Yani demek ki sevgi gösterilen bir şeydir.
Sevgimi göstermem diyenleri bırakın! Tamam herkes farklı şekilde gösterir sevgisini ama sevgi öyle bir şeydir ki dil söylemese de gözler kendini alıkoyamaz ondan. Bu da yeterlidir sanıyorum. Yani aslında sevgi varsa kendini bir yerde muhakkak ele verir. ( Yalnız küçük oyunlarla karıştırmayalım lütfen! Hem istemiyorum hem de öyle dursun bir köşede azıcık egomu okşar) diye düşünenlerden aman uzak!
Aman… sevgi hakkında ne biliyorsam artık, başta söylediğimi unutun gitsin.
İşte bu cümle yazanın, ne kadar tutarsız o konu hakkında ne kadarda aciz olduğunu gösterir.
Artık neye inanacağınız size kalmış. Beni olumsuz eleştirebilirsiniz ama şu ana kadar duyduğunuz, dinlediğiniz tüm şair ve bestekarlar hep aynı çizgide mi yürüdü yani. Hepsinde de duygu haline göre bir hareket söz konusu değil mi? Aynı şairin bir kitabının içinde ki kaç tane şiirinde umut kaç tanesinde umutsuzluk var siz sayın. İşte bütün bunlar varken yani biz kendimize bile dürüst değilken,
Biz daha yanı başımızdakine güvenemezken birileri yaşatmış olduğu onca şeylere rağmen çıkıp orda burada bana güvenin diye bağırıyor. (Hırs, tiril tiril eklerini yakmış kül etmiş.)
Bizde denizleri çok seviyoruz ama kavuşmuyoruz diye de gemileri yakmıyoruz. Akıllıyı mı aptalı mı oynuyor çözemedim hala ama göz altı torbalarında sakladığı şeyin çirkinliğine tahammül edemiyorum.
Neye yakınız bilmiyorum. Ölüme mi yoksa yaşama mı? Ama
Kuru bir umut dile getirelim bari, umarım yaşamaya yakınızdır.