Macron’un İslam düşmanlığına Mardin Memur-Sen’den tepki
Memur-Sen Mardin Şubesi, İslam düşmanı Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, İslam ve Peygamber düşmanlığına, düzenlediği kitlesel basın açıklamasıyla tepki gösterdi.
Mardin merkez Artuklu ilçesi Yenişehir Mahallesindeki Şakir Nuhoğlu Camisi önünde yapılan açıklamayı Memur-Sen Mardin Şube Başkanı Eyyüp Değer okudu.
Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı iş kollarının yetkilileri ve üyeleri, STK temsilcileri ve vatandaşların katıldığı basın açıklamasında, son birkaç aydır ısrarla İslam ve Müslümanlar üzerinden güç devşirmeye çalışan Macron’un aklını yitirmiş küresel emperyalist odaklara yardakçılık yaptığını aktaran Değer, şöyle dedi:
“Renkleri, fikirleri ve inançları; hakaret etme, küçük görme, şiddeti çağırma aracı yapan, kendi kirli oyunları için saklama tezgâhları oluşturan, siyasi kimlikleri, ideolojik örgütlere ve emperyalist devletlere birlikte cevap vermeli, onlara yenilgiyi birlikte tattırmalıyız. İnancımız, farklı olabilir. Fikirlerimiz karşıt görünebilir. Çok temel bir ortaklığımız da var; biz insanız ve dünyada birlikte yaşıyoruz. Hiç kimse, hiç kimsenin dinine, hükümlerine ve kutsallarına hakaret etme, onları yok etme hakkına sahip değildir ve olamayacaktır.”
“Emperyalist taşeronluğu ve kapitalistlerin sömürü baronluğu sona erecektir”
İslam ve Peygamber düşmanlığı yapan ülkelere kuklalık yapan İslam ülkelerinin liderlerine de tepki gösteren Değer, “Kutsal emanetlerimizin mekanı olmakla yetinip kutsala sahip çıkmayı beceremeyen Suudi Arabistan yönetimini ve onunla aynı kulvarda bulunmaya teşne Birleşik Arap Emirliklerini de tarih ve bizler not ediyoruz. Dine ve kutlu Nebi’ye dönük hakaret faillerinin kuyruğuna takılan ülkelerin ve yöneticilerin, emperyalist taşeronluğu ve kapitalistlerin sömürü baronluğu sıfatlarının sona ermesinin de yakın olduğuna inanıyoruz.” şeklinde konuştu.
“Macron insandan, adaletten ve İslam’dan korkuyor”
“İnsanlığın inançlarını hedef almak özgürlük değil, küstahlıktır” diyen Değer, açıklamasına şu ifadelerle devam etti:
“Avrupa’daki kimi siyasetçilerde olduğu gibi Macron da kirli siyasetine malzeme aramaktadır. Macron’un, sözde ‘ifade özgürlüğü’ adı altında doğrudan insanların inançlarına saldıran ve neresinden bakarsanız bakın kin, nefret ve terörle şekillenmiş zihinler tarafından çizilmiş karikatürlere sahip çıkarak teröre ve kine ortak olmaktadır. Bu bir akıl yitimidir. Evet, Emanuel Macron, siyaseten yaşadığı krizi örtmek için özellikle yabancı düşmanı ve ırkçı aşırı sağ siyasetin söylemlerini kullanması, kendi ülkesinin milletvekili tarafından dahi ‘bu ülke aklını mı yitirdi?’ şeklinde eleştirilmiştir. Son birkaç aydır, ısrarla İslam ve Müslümanlar üzerinden güç devşirmeye çalışan, deyim yerindeyse, aklını yitirmiş küresel emperyalist odaklara yardakçılık yapan Macron’u korku çemberi sımsıkı sarmış durumdadır. Macron, insandan, adaletten ve İslam’dan korkuyor.”
“Hiç kimse hiç kimsenin dinine hakaret etme hakkına sahip değildir”
Batı’nın adil dünyadan ve özgür insandan korktuğunu vurgulayan Değer, “İslam da tam da bunu vaat etmektedir. Bütün insan hakları aktivisti örgütlerden, kişilerden, emek hareketlerine yön veren kuruluşlardan, kişilerden beklentimiz ve çağrımız şudur; özgürlük insanın, dünya insanlığın ikametgâhıdır. Renkleri, fikirleri ve inançları, hakaret etme, küçük görme, şiddeti çağırma aracı yapan, kendi kirli oyunları için saklama tezgâhları oluşturan, siyasi kimlikleri, ideolojik örgütlere ve emperyalist devletlere birlikte cevap vermeli, onlara yenilgiyi birlikte tattırmalıyız. İnancımız farklı olabilir. Fikirlerimiz karşıt görünebilir. Ama çok temel bir ortaklığımız var; biz insanız ve dünyada birlikte yaşıyoruz. Hiç kimse hiç kimsenin dinine, hükümlerine ve kutsallarına hakaret etme, onları yok etme hakkına sahip değildir ve olamayacaktır.” şeklinde konuştu.
“Macron ve benzerleri emperyalistlerin amelesi, kapitalistlerin ve finans baronlarının hademesidir”
Değer, “İnanca ve değerlere savaş açanlara, kutsallarımıza hakaret edenlere karşı dayanışmayı güçlendireceğiz ve birlikte mücadele edeceğiz. Macron ve diğerlerinin aslında neyi gizlediğini kimi kolladığının iyi bilinmesi gerekiyor. Dünyanın imkânlarını, insanların inançlarını çalanlar yani Macron gibiler inanca ve kutsallara hakaretle yenilgilerini gizlemeye, yok oluşlarını geciktirmeye ve kirli düzenlerini devam ettirmeye yönelik tetikçi konumlarını devam ettiriyorlar. Bizim gözümüzde Macron ve benzerleri emperyalistlerin amelesi, kapitalistlerin ve finans baronlarının hademesidir.” diye konuştu.
“Hazreti Adem’den Hazreti Muhammed’e bütün Peygamberler kutsaldır, haktır”
Güzel ahlak için gönderilmiş Hazreti Muhammed’i hakaretlerine konu eden zihniyetin, dünya üzerinden silinmeye mahkûm olduğunun altını çizen Değer, “Bütün dünya duysun ki bizim için Hazreti İsa da, Hazreti Musa da hülasa Hazreti Adem’den Hatemül Enbiya Hazreti Muhammed’e bütün Peygamberler kutsaldır, haktır. Çünkü onlar, insana onuru ikram, insanlığa felahı imkân haline getirmek için yaşadılar, yaşattılar ve hakikati doğruyu yaydılar. Dolayısıyla biz neye inandığına bakmadan yüce Allah’ın yarattığı bütün insanları ‘yaratılanı sev yaratandan ötürü’ düsturuyla sever, hakikatin ışığı sönmesin, refah sömürülmesin, felah engellenmesin diyerek de hilkat-i garibenin yani Macron gibilerin karşısında mücadele etmeyi hem düstur hem onur sayarız.” dedi.
“Ya Muhammed seni seviyoruz”
Değer, son olarak şöyle dedi:
“Evet, bugün emperyalist stratejilerden tevarüs ettirdikleri taktiklerle sinir uçlarına dönük tehdit üretiyorlar. Bu tezgâh temelde, İslam’ı ya da insanı önemsemeyen, hayatı dünyayı ve iktisadı kendi tekelinde gören emperyalist tapınağın, kapitalist şövalyelerinin unvanlarını, imkânlarını ve düzenlerini kaybetmeme feryadından başka bir şey değildir. Aslında yaşanan bir yok oluş cinnetidir. Görünen o ki Macron, mazlumların kanı ile semirmiş emperyalist coğrafyanın, en zayıf ülkesinin lideri olması bakımından beyhude terör çığlıkları atmaktadır. Zira virüs Fransa’yı esir almıştır. Yıkılan ve yok olan sömürü ve onu var eden düzendir. İcra ve inşa edecek olansa inanan özgür insanın iradesi ve adil dünya düzeni mücadelesidir. Beklenen şudur ki sefer insana mahsus, zafer imana dairdir. Uyanan bu dünyayı selamlarken, gönlümüzce Rahmet Peygamberine salavat getiriyor ve bütün benliğimizle tüm güzel sözlerin insicamıyla sesleniyoruz; Ya Muhammed seni seviyoruz.” (İLKHA)