İstanbul Sözleşmesine Dikkat
İnsanlığın devamı kadının varlığıyla ancak mümkündür, Kutsal kitabımız Kur’an’ı kerimde kadın ile erkeği İnsan olmaları bakımından eşit, değişik roller yönüyle de birbirini tamamlayan varlıklar olarak tanımlar; Erkeği doğuran kadın evladı için canını seve seve feda edendir, Cennet ayaklarının altındadır. Kadın Erkeğin hayat arkadaşı, ortağıdır, Kadın en büyük dertlerin dertlisi, en büyük mutlulukların ardındaki kahramandır.
İnancımızda, örf adet ve kültürümüzde, neredeyse kutsal kabul edilen Analarımız, bacılarımız, hayatımızın yarısından hatta daha fazla değer ifade eden kadınlarımıza yönelik sözde kadın hakları safsatalarıyla toplumumuzun temel kalesi olan aile ve onu yücelten kadına yönelik tehlikeli tuzaklar kurulmaktadır. İlk başlarda Kulağa ve nefse hoş gelen bu tuzakların en büyüğü 6284 sayılı İstanbul sözleşmesidir.
Mardin toplumsal dayanışma federasyonu başkanı olarak toplumsal sorumluluk bilinciyle Türkiye Büyük Millet Meclisimize çağrıda bulunuyoruz; 24 Kasım 2011’de AK. Parti, CHP, MHP ve O zaman adı BDP, şimdiki HDP’ nin oybirliğiyle 246 kabul ve sıfır ret oyuyla yüce meclisimizde onaylanan 6284 sayılı İstanbul sözleşmesi aynı zamanda imzaya açan ilk ülkeyiz.
Avrupa Konseyi’ne üye 47 ülkeden 34 ülke sözleşmeyi imzalarken 11 ülke sözleşmeye çekince koymuştur.
Dini ve kültürel kaygı taşımayan ABD, Rusya, Japonya, Kanada ve Meksika gibi ülkeler bile bu sözleşmeye imza atmazken Türkiye, İstanbul Sözleşmesi’ni sanki kutsal metinmiş gibi hem imzalayıp hem de onaylayan ilk ülkedir ve sözleşmenin bizzat tarafıdır.
Ne tesadüftür ki 8 Mart Dünya kadınlar gününe denk gelen aynı zamanda 6284 sayılı İstanbul sözleşmesinin 8 Mart 2012’de resmi gazetede yayınlanarak resmileşen gündür..
Bu gün 8 Mart Dünya kadınlar günü almışız elimize telefonu kimimiz resimli, kimimiz güzel sözleri kes yapıştır yaparak mesajlar yayınlıyoruz. Oysa gelecekte kadını değersizleştirecek, toplumumuzun temel ve son kalesi olan aile birliğini manevi anlamda yok edecek 6284 sayılı İstanbul sözleşmesinin ülkemizde bir an önce yürürlükten kaldırılmazsa gün gelir çok geç olacağı unutulmamalıdır!
İnsanlığa Örf, adet ve inancımıza uygun düşmeyen bu yasa uygulandığı batı ülkelerin çoğunda evlilik dışı birlikte yaşama oranı 70, Evlilik dışı doğan çocuk oranı ise 50’den fazladır. 6284 sayılı sözleşme Ülkemizde uygulanmaya başladığından bu yana evlilik oranı azalmış, boşanma oranında ise korkunç artış olmuştur. 6284 İstanbul sözleşmesinin Aile birliğini dağıtmaya neden olan uygulamalar itibariyle kadına şiddet ve kadın cinayetlerinde azalma olmamış, bilakis artış yaşanmıştır.
6284 İstanbul sözleşmesinin maddelerini incelersek örf, adet, dini kültür ve medeniyet değerlerinin tehdit altında olduğu görülecektir. Sözleşmenin 4’üncü maddesinde yer alan ‘cinsel yönelim’ ve ‘cinsel kimlik’ kavramsallaştırmaları ile her türlü cinsel sapkınlık normalleştirilmeye ve yasal koruma altına alınmaya çalışılmaktadır. Nitekim bu gün bakıldığında Lut Kavminin yok oluşuna neden olan sapıklığın ülkemizde meşrulaştırılması için hızlı ve sinsi çalışmalar yürütülmekte, sözde bazı STK’ların bazı batı ülkelerinden aldıkları maddi yardımlarla proje ve çalışmalar yürütmektedir. Eşcinsellerin güya Onur yürüyüşleri bazı siyasilerin destek vermesi işin boyutu ne kadar vahim ve derin bir tehdit olduğu ortadadır. Sözleşmenin 36, 46 ve 59’uncu maddelerinde ‘birlikte yaşanan birey’ kavramsallaştırılması ile nikâhsız ve metres hayatı şeklindeki birliktelikler aile kabul edilerek zina meşrulaştırılmaktadır. Sözleşmenin 12 ve 42’inci maddelerinde, sözleşmeye taraf olan ülkelerden Batının benimsediği kültürel normlar hariç, diğer milletlerin benimsediği, asırların birikimi olarak meydana gelen, zenginleşen kültür, din, örf, adet, gelenek ve törenin kökünün kazınması istenmektedir. İstanbul Sözleşmesi aile içinde barışı değil savaşı körüklemekte ve aileyi parçalamaktadır. İnsanlığın son Kalesi aile sığınağımız, bizi ayakta tutan ve tutacak olan bir kurumumuzdur, toplum olarak bunun ifsat edilmesine izin vermemeliyiz.
Öter sözlerini şöyle tamamladı. “Birçok batı ülkesi bile Ahlaki değerlere uygun görmediği bu 6284 İstanbul sözleşmesini Vatikan bile ret edip, imzalamazken bizim Diyanetin karşı çıkmaması ve bu konuda uyarı yapmaması üzücü ve düşündürücüdür.
Mehmet Şerif Öter.
07.03.2020