Yapıcıoğlu ‘Eğitim Devrimine Muhtacız’

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Yapıcıoğlu ‘Eğitim Devrimine Muhtacız’

HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, kentte görev yapan basın mensupları ile bir araya geldi.

HÜDA PAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu, ““Eğitim için çok güzel binalar yapıldı, fakat maalesef başta müfredat olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var. Eğitim politikamızı, müfredatımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Tabiri caiz ise bir eğitim devrimine muhtacız.” dedi.

HÜDA PAR Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, dün partisinin 4’üncü olağan kongresine katıldıktan sonra bugün kentte görev yapan yerel ve ulusal basın temsilcileriyle bir araya geldi. Kızıltepe Öğretmen Evi’nde düzenlenen basın toplantısında basın mensupları ile bir araya gelen Yapıcıoğlu, eğitimdeki sorunlara, uyuşturucu artışına, emekli ve ücretlilerin maaş ve geçim sıkıntıları, piyasa ile yerel seçim ve politikanın gündemine ilişkin açıklamalarda bulunup gazetecilerin sorunlarını yanıtladı.

‘NE OLDU DA BİZİM GENÇLERİMİZ BU KADAR SUÇA BULAŞIYOR’

2023-2024 eğitim-öğretim yılının yakın zamanda başlayacağını hatırlatan Yapıcıoğlu, 4 Eylül’de birinci sınıfların, 11 Eylül’de ise diğer ara sınıfların ders başı yapacaklarını belirtti. Eğitimde sorunların olduğunu ifade eden Yapıcıoğlu, “Eğitim için çok güzel binalar yapıldı, fakat maalesef başta müfredat olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var. Eğitim sorunlarından kaynaklı çok farklı bazı sorunlara da memleket boğuşmaya devam ediyor. Son günlerde basına uyuşturucu ile ilgili sıkça haberler yansımaya başladı. Sokaklarda kullanmış olduğu uyuşturucunun etkisiyle kendinden geçmiş gençlerin görüntüsü insanın içini parçalıyor. 14-15 yaşında gençlerimiz katil olmaya başladı veya daha farklı suçlara bulaşmaya başladı. İstatistiklere göre, geçtiğimiz yıl yani 2022 yılı içerisinde çocukların karışmış olduğu suçların sayısı 600 binin üzerine çıktı. Bir önceki yıla göre yüzde 20 artış yaşanmış. Ne oldu da bizim gençlerimiz bu kadar suça bulaşıyor. Ve her yıl bir önceki yılı arar duruma geliyoruz. Mutlaka bunun üzerinde çok düşünmemiz, buna kafa yormamız ve eğitim politikamızı, müfredatımızı gözden geçirmemiz gerekiyor. Tabiri caiz ise bir eğitim devrimine muhtacız.” dedi.

‘EMEKLİLERE HEMEN SEYYANEN ZAM YAPILMALI’

Enflasyon karşısında emeklilerin durumuna da değinen Yapıcıoğlu, “Ayrıca daha önce de gündeme defalarca getirdiğimiz emeklilerin durumu var. Emeklilerin almış olduğu maaş geçen yıla göre önemli oranda bir artış sağlamış olsa da paranın alım gücü dikkate alındığında şu anda bırakın geçinmeyi veya bütün ihtiyaçları karşılamayı sadece gıda masraflarına bile yetecek bir rakam olmaktan çoktan çıkmıştır. Kiracı olanların bu parayla sadece kirayı ödemesi bile artık mümkün değildir. Çünkü kiralar astronomik oranda arttı. Dolayısıyla 7 bin 500 lira alan emeklilerin bu parayla geçinmesi mümkün değildir.” diye belirtti.

Yapıcıoğlu, “Açlık sınırının çok çok altında bir rakamdır bu. Mutlaka yılbaşı beklenmeden bir ara formül ile emeklilere de seyyanen bir zam yapılmalıdır. En az 5 bin TL emeklilere seyyanen zam yapılmalıdır. Aksi takdirde bu ücretlerle hayatlarını devam ettirmeleri hatta karınlarını doyurmayı bile mümkün değildir.” ifadelerine yer verdi.

‘İTTİFAK KONUSU YEREL SEÇİMDEKİ ŞARTLARA BAĞLI’

İlçe kongrelerinin ardından il kongrelerini tamamlayıp yerel seçime odaklanacaklarını belirten HÜDA PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu, bir soru üzerine seçimlere kendi partileri ile katılacak şekilde hazırlıklarını yaptıklarını ancak seçim dönemindeki şartlara göre ittifakta bulunup bulunmayacaklarına o zaman ki şartlara göre karar vereceklerini söyleyen Yapıcıoğlu, “Biz yerel seçimlere kendi başımıza girecekmişiz gibi hazırlanıyoruz. Fakat bu ‘Mutlaka kendi başımıza gideceğiz, herhangi bir ittifak olmayacak’ demek değildir. Şartlar oluşursa ittifak ile de girebilir, bir ittifak içerisinde yer alabiliriz. İttifakın şekli ve kapsamı ne olur, sadece bazı yerlerde mi yoksa ülke genelinde mi olur onu zaman ve şartlar belirleyecek.” dedi.

‘POLİTİKA FAİZİNİN ARTMASI DÖVİZDE BİR DÜŞÜŞE NEDEN OLMADI’

Genel Başkan Yapıcıoğlu, Merkez bankasının faiz artırımı ile ilgili sorusuna ise, politika faizlerinin düşürüldüğü dönemde dolar artışını buna bağlayanlar oldu. Ancak şu anda faiz artışına rağmen dolarda her hangi bir düşüş yaşanmadığını ve dünya genelinde küresel güçlerin etkisine dikkat çekti.

Faiz sisteminin sadece enflasyonun sebebi değil, işsizliğin ve gelir dağılımındaki adaletsizliğin sebebi olduğunu belirten Yapıcıoğlu, “Faiz toplumsal huzurun altına yerleştirilmiş bir dinamittir. Faiz, kapitalist ekonomik sistemin olmazsa olmazıdır ve bu sistem sömürü ile düzenli olarak krizler getiriyor. 10 yılda bir bazen daha kısa sürelerde ilavesiyle krizler yaşıyoruz. Normal zamanlarda para babaları çok iyi paralar kazanıyorlar. Emeğiyle topraktan geçinenler, işçiler, köylüler, emekçiler, memurlar, sabit gelirliler yıllarca çalışıyor bir şeyler biriktiriyor; o kriz zamanlarında biriktirdikleri ellerinden yitip gidiyor, para babalarının kasalarına akıyor. Normal zamanlarda çok iyi kazananlar kriz zamanlarında daha fazla kazanıyor.” ifadelerini kullandı.

Yapıcıoğlu, “Biz faiz politikalarının memleketi bir yere getireceğine inanmıyoruz. Faiz, enflasyonun sonucu değildir ama sadece onun değil; işsizliğin de yatırımların azalmasının da gelir dağılımındaki adaletsizliğin artmasının da sebebidir. Bu politikanın terk edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Fakat sistem küresel bir sistem, bu böyle hadi deyince olmuyor. Bunun alt yapısını hazır olması lazım.” dedi.

‘GAP’IN SULAMA PROJESİNİN BİTİRİLEMEMESİ ÇİFTÇİYİ MAĞDUR EDİYOR’

Kızıltepe gündeminden birinin elektrik faturaları ve kesilen cezalar olduğunu, özellikle çiftçi kesiminin bu konuda ciddi şekilde muzdarip olduğunu söyleyen Yapıcıoğlu, “Çok astronomik ceza ve faturalar dolayısıyla çiftçi bu paraları ödeyemeyeceğini, ödenmesinin de imkân dahilinde olmadığını bizlere belirttiler. Tarım arazileri bu şekilde sulandığı sürece bu tartışmaların bitmeyeceği anlaşılıyor. Daha önce de söylediğimiz gibi GAP’ın enerjiyle ilgili kısmı bitirildi ama sulamayla ilgili projenin şu ana kadar bitirilememiş olmasının yan etkileri, sonuçlarıdır bunlar. Eğer bu araziler baraj sularıyla sulansaydı bu sorunları belki yaşamayacaktık.” şeklinde konuştu.

Zirai faaliyetlerde artan maliyetlere dikkat çeken Yapıcıoğlu, “Bu bölgede de yoğun bir şekilde mısır ekimi var. Mısır da çok su isteyen bir ürün. Bu sene geçen yıla göre yaklaşık yüzde 5 artışla bir mısır fiyatı açıklandı. Toprak Mahsulleri Ofisi mısırı 6 liradan alacağını açıkladı. Halbuki çok derin olmayan bir suyu çekmek suretiyle sulanan mısırda bile maliyet bu açıklanan rakamın üzerindedir. 1 kilogram mısırın maliyeti eğer arazi kira ise su çok daha yüzeye yakın bir yerden çıkarılsa bile bu fiyat maliyetleri karşılamaya yetmiyor. Dolayısıyla eğer kurak geçen yıllardan sonra çok su isteyen bu ürünün bölgede yetiştirilmesi istenmiyorsa başka bir yol, başka bir politika izlenmeli ve çiftçiye alternatif ürünler yetiştirilmesi için yol gösterilmelidir.” diye belirtti.

Yapıcıoğlu, “Elektrik faturaları bu kadar derinden çekilen suları elektrik enerjisiyle çekip tarla sulaması devam ettiği müddetçe çiftçinin cebinde bir şey kalmayacak ya da çiftçi başka bir yol denemek suretiyle belki bu sefer daha büyük cezalar kaçak elektrik kullanma cezası gibi cezalarla yüz yüze kalacaktır. Hükümete çağrımız; evet şu anda belki pek çok yatırımın, projenin ödenek yokluğundan dolayı durdurulabilmesi söz konusu iken özellikle üretime yönelik yatırımların hız kesmeden devam etmesi ve öncelikle bu gibi yatırımların bitirilmesi gerekir.” diye kaydetti.

Tarımın ve gıda ürünlerinin çok stratejik birer sektör olduğunu, Türkiye’nin gıda maddelerinin üretiminde kendi kendine yeten bir ülke olarak kalmasının kaçınılmaz olduğunun altını çizen Yapıcıoğlu, bu nedenle çiftçinin çok kıymetli bir hazine gibi korunması gerektiğini söyledi.

Yapıcıoğlu, “Çiftçi; toprağını boş bırakmamalı, toprağını ekip biçmekten korkmamalı, yetiştirdiği ürünün elinde kalmasından ya da onu zararla satacağından endişe etmemelidir. Her hal ve şart altında bu topraklar ekilmeli ve çiftçinin insanca bir hayat sürebileceği gelire ulaşabileceği şekilde tarım politikası belirlenmelidir. Yanlışlar acilen giderilmelidir. Özellikle de suyla buluşması gereken topraklar için gerekli yatırımlara hız verilmelidir.” şeklinde konuştu.

‘KAYYUM ATAMALARINDA BELEDİYE MECLİSİ’Nİ DEVRE DIŞI BIRAKMAK DOĞRU DEĞİLDİR’

Belediyelere kayyum atamalarıyla ilgili sorulan bir soruya yanıt veren Yapıcıoğlu, “Bir kişi sadece siyasi görüşünden dolayı takibata uğramamalı, ama bir kişi de siyasi bir kimlik taşıyor diye suç işleme özgürlüğüne de sahip değildir. Eğer işlerse bunu bir bedeli vardır. Kim suç işlerse onun müeyyidesi gelir onu bulur. Eğer seçimle bir makama gelmiş bir kişi bir suç işlerse ve onun o makamda durması daha büyük zararlar doğurursa buna karşı bir tedbir geliştirilmesini anlarız. Ama daha önce kanunda şöyle bir şey vardı. Eğer bir Belediye Başkanı suç işlediğinde o görevden alınması gerekiyorsa görevden alındıktan sonra belediye meclisi kendi arasından birisini başkan vekili olarak seçer yeni başkan seçilinceye kadar bu şekilde giderdi. Şu anda merkezi hükümet tarafından atama yapılıyor. İl belediyelerine İçişleri Bakanlığı, ilçe belediyelerine de Valilik tarafından atama yapılıyor. Biz diyoruz ki Belediye Meclisi’ni devre dışı bırakmak doğru değildir. Fakat şu hususun da altını çizelim, daha önce de aslında belediyelerde kayyumlar vardı. Daha önce Kandil’in atadığı kayyumlar belediyeleri idare ediyordu, şimdi Ankara’nın atadığı kayyumlar belediyeleri idare ediyor. Olan şey aslında Kayyum değişikliğidir. Bu gerçeği de unutmamak gerekir.” şeklinde konuştu.

‘ANA DİLDE EĞİTİMİN ÖNÜNDE YASAL VE ANAYASAL ENGELLER VAR’

Eğitimle ilgili hem Milli Eğitim Temel Kanunu hem de anayasada engellerin bulunduğunu aktaran Yapıcıoğlu, “Anayasaya göre Türkçeden başka hiçbir dil Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına anadilleri olarak öğretilemez. Hem Anayasaya göre hem de Eğitim kanunlarına göre eğitimin dili Türkçedir. Bu yasal engeller var olduğu müddetçe herhangi bir dilin ana dil olarak vatandaşlara öğretilmesinin önü açık değildir ve başka bir dilde eğitim yapmak da mümkün değildir. Biz diyoruz ki bir memlekette farklı dilleri konuşan insanlar vatandaş olarak birlikte yaşıyorsa her bir vatandaşın ana dilinin onu tarafından öğrenilmesinin önünde yasal ya da anayasal engeller varsa bu engeller kaldırılmalıdır. Ana dildeki eğitim de buna dahildir. Türkiye Cunta anayasasından kurtulmalıdır. Bu anayasayı düzenlerken bu hususlar da tartışılacaktır, konuşulacaktır. Herkesin kendisine göre talepleri olabilir, herkesin kendisine göre kırmızı çizgileri olabilir ama bu kırmızı çizgiler masanın üzerinde olursa siyasi partiler bir araya gelip yeni anayasayı tartışamıyorlar. Herkesin kırmızı çizgileri cebinde olsun. Biz birlikte ön şartsız bir masa etrafında toplanalım, birlikte bir anayasayı nasıl kaleme alabileceğimizi tartışalım, konuşalım. Bu mümkündür. Elbette hiçbir konuda hiçbir siyasi partinin bütün dedikleri olmayacak, hiç kimse tek başına anayasayı kaleme alıp bu benim metnimdir, gelin buna destek verin demesin. Derse bu cunta anayasası devam eder, bu cunta anayasası yürürlükte kalmaya devam eder ve bu memleket bu anayasayla yönetilmeye devam eder.” değerlendirmesinde bulundu.

‘ADANA’DAKİ SALDIRIYA İLİŞKİN SOMUT BİR GELİŞME YOK’

Yapıcıoğlu, 23 Temmuz’da HÜDA PAR Adana İl Başkanlığı binasında bıçaklı saldırıya uğrayan İl Başkanı Salih Demir’in yaralandığı, il sekreteri Sacit Pişgin şehit olduğu saldırıyı ilişkin şunları söyledi:

“Bu olay ile ilgili olarak dosyada gizlilik kararı var, gizlilik kararından dolayı tüm bilgiler paylaşılmıyor. Paylaşılması doğru da değil. Fakat bilgi edindiğimiz kadarıyla, soruşturma devam ediyor ve bu olayın arkasında kimlerin olduğuna dair henüz somut bağ ve belgelere ulaşılmış değil.

Araştırmalar devam ediyor, dijital bazı materyaller inceleniyor. Somut bir gelişme yok, bu vesile ile Adana İl Sekreterimiz ve Mardinli hemşehriniz Sacit kardeşimizi bir kez daha Allah’ta rahmet diliyorum.

Bu acı ve menfur bir olaydır, dilerim bir daha kimsenin başına gelmez, hiçbir siyasi parti saldırıya uğramaz. Çok sık karşılaşan bir olay değil. Namaz esnasında bir insanın arkadan yaklaşmak suretiyle hunharca katledilmesi, bıçaklanarak karnının deşilmesi çok acıdır. Mutlaka bu olayın üzerine sonuna kadar gidilmeli ve arkasında kim veya kimler varsa bütün yönleriyle açığa çıkartılmalıdır. Bu bizim talebimizdir, araştırmalar devam ediyor.”