Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde açılan Süryanice Dil Kursu sona erdi
Türkiye’de Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde açılan Süryanice Dil Kursu sona erdi. Yoğunlaştırılmış kursa 42 kursiyer katılımda bulundu. Kurs sonrasında mezun olan kursiyerlere törenle sertifikaları verildi.
Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsü bünyesinde, Mardin Artuklu Üniversitesi tarafından açılan Süryanice Dil Kursu sona erdi. Yoğunlaştırılmış kursa 42 kursiyer katılımda bulundu. Kurs sonrasında mezun olan kursiyerlere törenle sertifikaları verildi.
Mardin Artuklu Üniversitesi bünyesinde açılan Türkiye’de Yaşayan Diller Enstitüsünce daha önce Kürt Dili ve Edebiyatı dalında verilen kursla, Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmişti. Mardin Artuklu Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Türkiye’de yaşayan Diller Enstitüsü Müdürü Prof Dr. Kadri Yıldırım, yine Türkiye’de bir ilki gerçekleştirerek, bu kez de Süryanilerin yoğunlukta olduğu Mardin’de, 4 hafta süren yoğunlaştırılmış Süryanice kurs açtı. 4 Temmuz 2011 tarihinde başlayan ve 29 Temmuz 2011 tarihin de sona eren Süryanice Dil Kursuna toplam 42 kursiyer katılım sağladı.
Üniversitenin Vali Temel Koçaklar salonunda bu amaçla yapılan sertifika töreninde bir konuşma yapan Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Serdar Bedii Omay, “Tarihi bir adımı üniversite, bölgede, Mezopotamya ve ülkede atmış olduklarını dikkat çekti.
Omay, “Tabi ki bazı resmi dünyada, akademik programlar var. Ama halka killer dışında Süryaniceyi Üniversite çatısı altında öğretmeyi başarmış olduk. Cumhuriyetimiz inanılmaz bir dönemeçte hayal bile edilemeyecek şeyler yaşıyor. Siyasi gelişmelerden daha önde olanı bence ilimle ilgili gelişmelerdir. Üniversitemizin bu mühim faaliyeti güzel bir gelişmedir. Süryani halkı çok yetim bir halktır. Çok mazlum, çok sıkıntı çekmiş, buna rağmen sesleri çok az çıkmış, medeniyete çok katkıları olmuş bir cemaattir, bir inançtır. Aslında şu anda hakimiyetin bizlerde olduğu, biz Müslümanlarda ne kadar destekleyici katkıda bulunursak en doğal Haklardır. Bu verilmiş haklarıdır zaten. Ben kendi adıma şükran duyduğumu söylemek istiyorum. İnşallah cumhuriyetimizin bu yeni döneminde çok daha canlı aktif kilisenin dışında da görebileceğimiz bir üretim içinde oluklarını görürsek daha da mutlu olacağız” dedi.
Mardin-Diyarbakır Metropoliti Saliba Özmen de, bugün gerçekten de tarihi bir gün yaşadıklarını ifade ederek, “Hayallerimiz gerçek oldu. Benim açımdan bunu doyasıya yaşadığımı söylemek istiyorum. Daha önce ecnebi dediğimiz, Süryanice, Arapça ile kimse ilgilenmezdi. Türkçe ile ilgilenirlerdi. Biz ise atalarımızın hazırladığı kitaplar raflarda tutardık. Başka şeyler ile uğraşırdık. Devran geldi, Mardin Mardinliliğini konuşturdu. Bu dil sorunu eksikliğini kendi çözerek, adeta bir milat yazdırdılar. Kendi Üniversitem ve bilim adamlarımız adına çok ama çok mutlu ve bahtiyar oldu. Bu temel eksikliği de el ve gönül birliği ile ortadan kaldırmış oldu. Emeği geçenlere yürekten teşekkür ediyorum” diye konuştu.
Rektör Yardımcısı ve Enstitü Müdürü Prof Dr. Kadri Yıldırım ise, Peygamberler coğrafyası olan Mezopotamya ve Ortadoğu’nun üç kutsal dilini akademik bir ortamda yaşatmaya çalışmanın mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.
Yıldırım, “Bütün semavi dinlerin müşterek atası olan Peygamberimiz Hz. İbrahim’e indirilen vahiy risalesinin de dili olan Süryanice; Mukrî ve Dimilkî (Zazaca) olmak üzere mevcut lehçeleriyle temeli Avesta’ya dayanan Kürt dilidir. Üçüncüsü de kitabımız Kuran-ı Kerim’in dili olan Arapça’dır. Şurası üzüntü vericidir ki Osmanlı Devletinin yıkılmasından sonra yerine ikame edilen sistemi tekçi bir zihniyetle hâkim kılmak isteyen yönetimler Arap dilini camiye, Süryani dilini kiliseye, Kürt dilini de eve hapsetmekle etkisiz hale getirmeye çalışmışlardır. Bazı muhafazakâr kesimler tarafından sonradan açılan imam-Hatip okulları. İlahiyat fakülteleri ve Edebiyat Fakültelerinin Doğu Dilleri Bölümleri sayesinde Arap dili cami sınırlarım aşarak eğitim ve öğretimde kendine yer bulduysa da bu muhafazakâr kesimlerimizin aklına her nedense diğer dillere de aynı imkânı tanımak gelmedi. İşte bugün her şeye rağmen yaşayan bu iki dilden Süryanice için düzenlediğimiz kursun neticesine varmış ve bu kursta başarı gösteren kursiyerlerimize sertifikalarım dağıtmak üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Sertifikalarımızı ortadan ikiye bölmüşüz. Tabi “bölmüşüz” derken yanlış anlamayın, gördüğünüz gibi üniter yapı kendini koruyor. Sol tarafını resmi dilimiz olan Türkçe ile sol tarafını da Süryanice doldurmuşuz. Bilindiği gibi 42 kursiyerlerim içinden birkaçı aynı zamanda üniversitemiz personelidir ki ben de onlardan biriyim. Zaten ilk kaydı ben yaptırmıştım. “enstitü müdürü profesör yeniden öğrenci oldu” başlığıyla haberler çıktı. Tabi ben bundan memnuniyet duydum. Şurası bilinmelidir ki sayın Rektörümüzün maddi ve manevi her türlü desteği olmasaydı Kürt ve Süryani dilleri bugünleri rüyasında bile görmezlerdi” şeklinde konuştu.
Süryani Dili ve Kültürü Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdulmesih Sadi, de 2’nci bir kurs daha açmayı hedeflediklerini müjdeleyerek, bunun tez ve doktorasını da gerçekleştirmek için daha büyük gayretler sarf edeceklerini söyledi bu konuşmalar ardından 42 kursiyere törenle sertifikaları alkışlar arasında isimleri tek tek çağrılarak verildi.
KADİR ÜRÜNDÜ MARDİN