Kemal Kahraman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. Yürek Sızlatan Bir Olgu

Yürek Sızlatan Bir Olgu

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

YÜREK SIZLATAN BİR OLGU

Toplum açısından yıkıcı etkisi bulunan şiddet; bireyin kendisine, başkasına, belirli bir topluluk veya gruba karşı fiziksel, cinsel, psikolojik, duygusal, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranışıdır. Şiddet evde, iş yerinde, okulda, sokakta, trafikte, aile bireyleri arasında, spor sahalarında kısacası toplumsal yaşamın her yerinde meydana gelebilmektedir.

Şiddet; insanların ve toplumların modernleşmeleri, medenileşmeleri, çağdaş küresel düzenler/sistemler kurmaları; ilim, bilim, sanayi ve teknoloji açısından gelişmeleriyle beraber azalması gerekirdi. Fakat şiddet geçmişten günümüze hem ilkel biçimde hem de teknolojinin kullanımıyla beraber nitelik ve niceliği değişse de yaşamın her alanında ve tüm kurumlarda en ölçüsüz biçimiyle farklı şekillerde ve değişik versiyonlarla artarak devam etmektedir.

Ne yazık ki şiddet olayları, insanlığın geçirdiği dönemlere ve yüzyıllara, gelişen ve değişen yaşam koşullarına rağmen insanlar arasında varlığını sürdürmektedir. Geçmişte olduğu gibi günümüzde de dine, mezhebe, ırka, düşünceye ya da ideolojilere dayalı şiddet devam etmektedir. Gün geçmiyor ki çocuğa, kadına, erkeğe, gence, yaşlıya yönelik yüreklerimizi sızlatan bir şiddet haberi duymayalım.
Yüce Allah’ın haram kıldığı büyük bir günah, vebali ağır bir kul hakkı ihlali olan şiddet, zulümdür. Rahmet dini İslam’ın rahmet yüklü mesajlarından uzaklaşıldığından; ilim, irfan ve hikmetten mahrum kalındığından dolayı yeryüzünde kardeşlik, sevgi, saygı, acıma, merhamet, adalet, fedakârlık, isâr, yardımlaşma ve dayanışma duyguları azalmış; bunların yerine kin, nefret, haset, haksızlık, zulüm ve şiddet günden güne çoğalmaya başlamıştır.

Şiddet; dünya ülkelerinin üzerinde durduğu ve çözmeye çalıştığı küresel bir sorundur. Hiçbir mazereti olmayan şiddetin hiçbir çeşidi kabul edilemez ve hiçbir şey şiddeti meşru hale getiremez. İlâhî kaynaklı hiçbir din, insanlık ve insani değerler içeren hiçbir ideoloji şiddete taraftar değildir ve hiçbir zaman şiddeti ve zulmü onaylamaz. Buna rağmen maalesef insanlık şiddetin pençesinde kıvranmaktadır.

Çocukları, aile bireylerini, toplumu önemli ölçüde etkileyen kadına yönelik şiddet insanlığa ihanettir. 25 Kasım gününü ‘Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’ olarak ilan eden batı(l) devletlerin ve melun kavmin işlediği şiddet, vahşet, savaş ve katliamlar yüzünden on binlerce masum kadın ve çocuk işkence görmeye, sakatlanmaya, yaralanmaya ve ölmeye devam etmektedir.

İslâm; insanların şerefiyle oynamayı, onurlarını rencide etmeyi, insanları utandırmayı, küçük düşürmeyi, alay etmeyi onaylamadığı gibi hem mensuplarına (Müslümanlara) hem de diğer din mensuplarına karşı şiddeti, işkenceyi, yaralamayı, zulmü ve daha da kötüsü öldürmeyi yasaklamıştır. İslâm, başta çocuklara ve kadınlara karşı olmak üzere tüm insanlara şefkat ve merhamet ile davranmayı tavsiye etmiştir.

Bu konuda Hz. Peygamber: “Merhamet edene Allah da merhamet eder. Siz yeryüzündekilere -bütün canlılara- merhamet edin ki, göktekiler de size merhamet etsin.” (Ebu Davud, edep, 58.) buyurmuş ve başka bir hadisinde: “Müslüman, elinden ve dilinden kimsenin zarar görmediği, insanların her konuda kendisinden güvende oldukları kimsedir.” (Tirmizi, iman, 12.) buyurarak şiddetin kökünü kazıyacak prensipleri ortaya koymuştur.

İslâm her ne şekilde olursa olsun, kimden gelirse gelsin ve kime yapılırsa yapılsın şiddete karşıdır. Hayatı boyunca eşine, çocukların torunlarına ve çevresindekilere sevgi, şefkat, merhamet, iyilik ve güzellikler gösteren Hz. Muhammed (s.a.s), aile içinde sevgi ve saygıyı ikame etmek ve şiddeti önlemek açısından, “Sizin imanca en hayırlınız eşine ve çocuklarına en iyi davranandır.” (İbn Hanbel, Müsned, IV. 47.) diyerek eş ve çocuklara iyi davranmayı imana bağlamıştır.
Şiddetin önlenmesi ve engellenmesi birey ve toplum sağlığı açısından önem arz etmektedir. Bunun için; toplumların varlıklarını uzun süre devam edebilmeleri için kadın ve erkeğin önce sağlam bir aile kurmaları daha sonra da aile bütünlüğüne zarar verebilecek her türlü tutum ve davranışlardan uzak durmaları gerekmektedir. Bunun için Yüce Allah aile bütünlüğüne zarar veren kadın veya erkeklere karşı gerekli düzenlemeler getirmiştir. (Bkz. Nisâ, 4/34.)

Görsel ve yazılı medya devamlı cinayet, intihar, savaş, soygun, trafik, alkol, yangın; namus, sokak ve arazi kavgaları gibi şiddet içerikli haberlere son vermelidir. Bunların yerine kadın-erkek ayrımı yapmadan toplumun her kesimine ve her yaştaki insanın kalbine insan sevgisi, saygı, barış, hoşgörü, merhamet, dostluk ve kardeşlik tohumlarını/duygularını yerleştirmeye yönelik programlara yer vermelidir.
Şiddete karşı, gönüllü kuruluşlarında dâhil olduğu genel bir eğitim seferberliği yapılmalıdır. Bunun için anne-babalar başta olmak üzere; öğretmenler, hocalar, yöneticiler, sanatçılar, sporcular, siyasiler, toplum önderleri doğru ve güzel örnek olmalıdırlar.

Unutulmamalıdır ki “Şiddet”, din ve ahlâk yönünden çürümenin ve yozlaşmanın bir neticesidir.
Sahi! Siz her türlü şiddete karşı mısınız?

Kemal Kahraman

30.11.2024

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir