ŞİDDET İSTEYENLERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEZ Mİ?
Terör soruşturması kapsamında HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın yanı sıra İdris Baluken, Gülser Yıldırım, Leyla Birlik, Nursel Aydoğan, Selma Irmak, Ferhat Encü ve Abdullah Zeydan olmak üzere toplam dokuz Milletvekili tutuklandılar. Tutuklanma gerekçeleri “Türkiye Cumhuriyeti’ni alenen aşağılamak, terör örgütü propagandası yapmak, Türk milletini, cumhuriyeti ve TBMM’yi alenen aşağılamak, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin askeri ve emniyet teşkilatını alenen aşağılamak, terör örgütü propagandası yapmak, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek, devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya teşebbüs, kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret vb.” Suçlar.
Çözüm sürecine yazık edildi.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığı döneminde büyük siyasi riskleri göze alarak sessiz bir devrim niteliğinde olan, 79 milyon Türkiye halkının hayalleri ve umutları olan, üzerinde toplumsal mutabakat sağlanan, en radikal milliyetçi akımların bile kabullenmek durumunda kaldığı ve karşıt tepki vermediği çözüm süreci. Şiddet ve kan üzerinden siyasi ve ekonomik çıkar, rant elde eden yapılar ve onların üst akıl olan emperyal güçler ne yazık ki barış ve kardeşlik projesi olan çözüm sürecini sabote etmeyi başardılar.
PKK Öcalan’ın yaptığı barış çağrısına uymalıydı…
2013 yılı Diyarbakır’da Nevroz bayramında Öcalan’ın iki dilde okunan mesajında “Artık silahlar sussun, silahlı güçlerimiz sınır dışına çekilsin. Bu bir son değil yeni bir sürecin başlangıcıdır” demişti Öcalan. Bu tarihi çağrının gereği olarak PKK silahlı güçlerini Ülke sınırları dışına çıkarmalıydı. Küresel, emperyalist güçlerin kendi çıkarları doğrultusunda Ortadoğu için hazırladıkları yeni plan ve projenin ilk basamağı olan Suriye ve Irak’ta meydana gelen gelişmeler de çözüm sürecini sıkıntıya düşüren önemli bir etken oldu.
Şiddet acı ve kayıptan başka bir şey getirmedi…
Teröre karşı en sert güvenlik politikaları 1990’li yıllarda Tansu Çiller Hükümeti döneminde uygulandı. Ve dönemin DEP Milletvekilleri tutuklanıp, cezaevine konuldu. Görülmüştür ki uygulanan sert politikalar sorunun çözümüne çare olamadığı gibi bilakis sorunu büyütmüş ve mağduriyet algısı oluşturmuştur.
Siyasi ve diyalog kanallar açılmalı…
HDP’nin birçok yanlışı var, ama siyaset yaptığı bir zemin var. HDP Genel Eş Başkanların ve Milletvekillerin cezaevini konulması şiddet taraftarlarına malzeme olur, siyasi ve sosyal yansımaları olumsuz olabilir. İfadeye giden diğer milletvekilleri gibi ifadeleri alınıp, denetimli serbest bırakılabilirdi. Liderler barış için bedel ödemediğinde, savaşın bedelini halk öder.
Türkiye 15 Temmuz ağır bir darbe girişiminden geçti. Bu olay tüm halkların kenetlenmesine neden oldu. Artık halk 90’ların halkı, Türkiye 90’ların Türkiye’si değil. Halk artık Türkiye’nin üzerinde oynanan oyunları çok iyi biliyor.
Kürt’ler hiçbir zaman bölünmekten, ayrışmaktan yana olmadı. Bölge halkı hendek ve bombalı eylemlere prim, destek vermedi. Yaşadığımız olaylar, bölgeyi ekonomik ve siyasal yönden olumsuz etkiledi. Ölümler, yıkımlar, bombalı eylemler halkı canından bezdirdi.
Demokratik sistemlerde siyasetçileri seçmen (halk) cezalandırır. Sayın Cumhurbaşkanı siyasi risk alan bir lider, siyasi zeminin oluşması için bu süreçte inisiyatif alması birlik beraberlik ruhunun yakalanmasına önemli ve tarihi katkı sunar.
Her zaman Ülkenin birlik, beraberliğinden, barış ve kardeşliğinden yana tavır ve tarafını en kritik süreçlerde net bir şekilde ortaya koyan 79 milyonluk Türkiye Cumhuriyetinin bir yurttaşı ve Sivil Toplum örgüt temsilcisi olarak HDP’li siyasetçilerin tutuklanmaları şiddet taraftarların ekmeğine bal kaymak sürmüştür.
Mehmet Şerif Öter.
07.11.2016