SİZ KİMSİNİZ?
Bugünün duygusal ağırlığını hissetmek bir yana, doğal olmayan ancak doğal gibi karşılanan bir cinsel tacizin ağır acısını yaşamak bir yana. Mutlu musunuz? Mutlular mı? En derin yaranın mutluluğunu mu yaşıyorsunuz. Hayat devam edecek ancak bu kadar vurdumduymaz kendinden aciz bir o kadar da ön yargılı ve sorumsuz olmanın ilacını mı içtiniz. Hiç mi empati kurmadınız? Hayatlara karalar çalmanın eğitimini mi aldınız? Ruhsal problem mi yaşıyorsunuz? Eğer ruhsal problem bir toplumu esir almışsa, bu ruhsal tıkanma toplumda hırsızlık, cinsel saldırı, cinsel taciz olaylarını da normal bir olaya dönüştürür. Hatta öyle bir olağanlaşır ki; bu tür olaylar akşam sohbetleri haline gelir. Biz buna toplumun ahlaki çöküntüsü diyoruz.
Her duygunun reddedilmesi doğal yaşamı ve doğal hareketleri bastırır. Bu durum hızlı bir duygu döngüsüne döner ve insanlarda şiddet, tecavüz ve daha sayamadığım bir takım olayların bilinç düzeyine çıkmasına neden olur. Biz buna kırmızı şiddet diyoruz.
Suç tacizcide mi yoksa başka suçlularda mı var. Elbette ki tacizcinin korkunç paydaşları var. Bu paydaşların en başında sistem gelmektedir. Sistem; hem ahlaki hem de fiziksel hiçbir caydırıcılığı olmamakla birlikte bu tür olayların olağanlaşmasına göz yumması ve bu tür kişilerin yapmak istediklerini altın tepside kendilerine sunulmasından geçer.
İkincisi aile unsurudur. Kapitalizme köle bırakılmış diğer bir deyimle fakirleştirilmiş olan aile ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmakta, eğitim ikinci plana itilmektedir. Eğitimsiz ailelerin ev geçindirme telaşı bir yana sosyal medyanın kirliği eğitimlerini kavrayamamakta ve boyun eğmek zorunda bırakılmaktadırlar.
Üçüncüsü en büyük paydaş toplumdur. Toplumun ahlaki çöküntü içinde olması ve işlerine geldiği gibi olayları yorumlaması tehlikenin boyutunu büyütmektedir. Toplumun erkek egemen aklı taciz, tecavüz ve cinayet suçlusu olarak kadını sorumlu görmektedir. Bu kanal hala günümüzün en etkin kanallarından bir tanesidir. Hukuk sistemi de kadın ve çocukları erkeklerin üstün gücüne karşı korumada etkin olan rolü hafifletilmiş ve bu durum caydırıcılığı olan hukuk kurallarının yasalarla esnetilmeli, olayların akışına daha kolay ulaşma yoluna gidilmesine yardımcı olmuştur.
Peki olayın mağdurları, kadına ve kıza hele hele mağdur çocuk ise ne yapacağız? Bu mağdurlardaki psikolojik ve sosyolojik travmanın kişide yarattığı tahribatları tahmin etmek mümkün değildir. Peki yaşadıkları travmaları hiçbir şey olmamış gibi mi tedavi edeceksiniz? Ruhlarına nakşeden travmayı görmezden mi geleceksiniz? Onlara maddiyat sağlayarak mı tedavi edeceksiniz? Yoksa onları sürekli aşağılayan alt tabakadan biriyle mi evlendireceksiniz? Yahut toplumda sürekli onu aşağılayıp yolunda yürürken bile manalı manalı tebessüm ederek onunla alay mı edeceksiniz?
Peki siz nasıl yardımcı olacaksınız? Bunu da ben söyleyeyim; yardımcı olmak için önce kendi ruhunuzu tedavi edeceksiniz. Bu tedaviyi görmeden onlara yardımcı olamayacaksınız. Çünkü hasta olan sizsiniz onlar sizin hastalığınızın mağdurlarıdır. Vasat olan, üretmeyen sizlersiniz. Üretmeden üretime katkı sunacak kadar sağlıklı değilsiniz. Hepiniz MUDA HASTASISINIZ
Siz kimsiniz ve neyin peşindesiniz?
Dr. Haluk Saruhan
14.03.2024