KURBAN BAYRAMINDA NE KESELİM?
Kur’an’ı Kerimde, “Allah’a yakın olmak ve O’nun sevgisine mazhar olmak” anlamında üç ayette (Al-i İmran, 3/183; Maide, 5/27 ve Ahkaf, 46/28.) geçen kurban kavramı, Allah’a yaklaşmak ve O’nun hoşnutluğunu kazanmak için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.
İnsanlığın tarih sahnesine ilk çıktığı andan itibaren başlamış olan kurban; infak, iyilik, takva, vahdet ve duadır; cömertlik, paylaşma ve yardımlaşmadır.
Kulluğun, şükrün ve fedakârlığın bir göstergesi olan kurban; yetimlerin, öksüzlerin ve ihtiyaç sahiplerinin yüzünü güldürmek ve onlara destek olmaktır.
İslam’ın şiarlarından biri olan kurban, insanın nefsini terbiye etmesine, mal ve mülk hırsından arınmasına, bencillikten uzaklaşmasına ve paylaşmanın hazzını ve huzurunu hissetmesine vesiledir.
Kurban; insanı Allah’a yaklaştıran, toplumun sosyal yapısını güçlendiren, dayanışmayı pekiştiren, yüce Allah’ın her ümmet için bir “mensek” olarak belirlediği (Hac, 22/34) bir ibadettir.
Bir dervişe, ‘’Efendim! Bu kurban bayramında ne keselim?’’ diye sormuşlar.
Derviş, ‘’Gıybeti kes. Kul hakkı yemeyi kes. Yalan söylemeyi kes. İnsanlara iftira atmayı kes. Haram yemeyi kes. Adam kayırmayı, torpili kes. Haksızlığı kes. İsrafı kes. Kötülükle ve kötülerle irtibatı kes. Bunları kesmedikten sonra ne keserseniz kesin beyhudedir.’’ diye cevaplamış.
Her yıl milyonlarca Müslüman kurban bayramı günlerinde hayvanları kesmek suretiyle hem Allah’a hem de insanlara yak(ın)laşmaya çalışır. Ancak kurbanı sadece hayvanla sınırlamak veya hayvan kesmekten ibaretmiş gibi anlamak doğru değildir. Bu nedenle bir hayvanı kurban etmeden önce, bireysel ve sosyal yaşantımızda değer verdiğimiz ve her birimiz için birer imtihan vesilesi olan mal, mülk, servet, makam, şöhret, eş, evlat, çıkar, menfaat ve benzeri şeyleri gözden geçirmemiz gerekir.
Eğer sahip olduğumuz bu varlıklar, metalar, nimet, imkân ve değerler bizimle Allah arasında perde oluyorsa, bizleri haktan, sıratı müstakimden, Allah’ın ve Resulünün yolundan ve bu uğurda mücadele etmekten alıkoyuyorsa öncelikle bütün bunları tereddütsüz bir şekilde Allah için kurban etmeliyiz, edebilmeliyiz.
Ayrıca kurtuluşumuz için içimizde büyüttüğümüz ‘’İsmail’’leri, kalbimizdeki nifak, kibir, kin, hased, sevgisizlik, cimrilik, dünyaya olan bağlılık, içimizdeki bencillik, kötülük ve ihtiras gibi bizi Allah’tan uzaklaştıran tüm duyguları Hz. İbrahim’in teslimiyetiyle Allah için kurban etmeliyiz. Zira kurban etmeden ve gerektiğinde kurban olmadan Allah’a yak(ın)laşılmaz, günahlar temizlenmez ve gerçek bayrama erişilmez.
Bu nedenle; kurbanınız sizi Allah’a yaklaştırıyor ve ‘’Kurbanların ne etleri ne de kanları Allah’a ulaşır. Allah’a ulaşacak olan tek şey takvânızdır.’’ (Hacc, 22/37) ayetinde buyrulduğu üzere, kurbanınız sizi takvaya (Sorumluluk bilincine) ulaştırıyorsa Allah içindir. Yok eğer kurbanınız sözde “Allah rızası”, özde başkaları içinse veya ‘kan dışarı et içeri’ anlayışıyla bir yıllık et ihtiyacını karşılamak için ya da “adet ve gelenek” olduğu için hayvan kesilirse bu kurban ol(a)mayacağı gibi Allah katında bir karşılık da bul(a)mayacaktır. O yüzden kesilen hayvanın ne amaçla ve kimin için kesildiği, nerede ve nasıl tüketildiği ve kime yak(ın)laştırdığı son derece önemlidir.
Dostlar! Bayram günlerine güzel, yeni ve kaliteli kıyafetlerimizi giydiğimiz gibi aynı şekilde takva elbisesini de (A’raf, 7/26) giyelim.
Elbisemizi, evimizi ve arabamızı temizlediğimiz gibi aynı şekilde kalbimizi, ruhumuzu, zihnimizi, düşüncelerimizi ve amellerimizi günahlardan, haramlardan, çirkinliklerden, hata ve kusurlardan arındırarak temizleyelim.
Bayramda imkânımız varsa bir hayvan keselim. Zira Allah Resülü (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: ‘‘Bugün ilk işimiz, (bayram) namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.” (Buhârî, Îdeyn, 3), “Âdemoğlunun, Kurban bayramının birinci günü yaptığı işlerin Allah’a en sevimli olanı, (kurban) kanı akıtmaktır, (O gün Allah katında bundan daha sevimli bir amel yoktur.)!” (Tirmizî, Edâhî, 1/1493), “Kim imkânı olduğu hâlde kurban kesmezse, bizim mescidimize yaklaşmasın!” (İbn-i Mâce, Edâhî, 2).
Bayram günlerimizi birlik, beraberlik ve dayanışma içinde geçirelim. Anne babamızı, akrabalarımızı, sevdiklerimizi ve kimsesi olmayanları ziyaret ederek bayramlarını tebrik edelim. Küs olanlarla barışalım ve küslerin barışmasını sağlayalım. Vermiş olduğu tüm nimetlerden dolayı Rabbimize şükredelim. Vefat edenlerimizin kabirlerini ziyaret edelim. Çocuklarımızın bayram coşkusunu iliklerine kadar hissetmesini sağlayalım.
Kurban etinin üçte birini ev halkına; üçte birini eş, dost, akraba ve komşularına; üçte birini de yoksullara, yetimlere, engellilere ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı da unutmayalım.
Kurban Bayramınız mübarek olsun.
Sahi! Bu bayramda ne keseceksiniz?
Kemal Kahraman