TÜKENEREK VAR OLMAK
Dün bir okulun önünden geçerken yere atılmış birkaç kalem gördüm. Kalemlere şöyle bir bakınca birkaç anımı hatırladım.
Birincisi, hayatında hiç kalem, silgi ve defter kullan(a)mamış olan annemin, çocukluğumda kalemle ilgili anlattığı şu sözleri oldu. ‘’Allah’ın ilk yarattığı şey kalemdir. Kalem nurdan yaratılmıştır, yere atılmaz, kırılmaz ve bitinceye kadar kullanmak gerekir. Kalem çok değerlidir. Eskiden kalem erbabı kalemlerinin talaşını atmaz, biriktirirlerdi.’’
İkincisi ise bana kalem hediye edenler oldu. Özellikle 19 Mayıs üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğrenim görürken hiç devamsızlık yapmayarak dönemi bitirdiğim için Hamdi Uygun hocamın (Allah selamet versin) tarafıma hediye ettiği kalemi –ki halen özenle saklıyorum- duygusal bir hatıra olarak anımsadım.
Kalem diyerek geçmeyelim ve yalnızca sıradan bir nesne olarak görmeyelim. Zira kalemler değerlidir. Yüce Allah; insanlığa kelâm ile seslenmiş, insanı muhatap kılarak ona “oku” emriyle hitap etmiş ve bilmediğini kalemle öğretmiştir. (Alak, 96/4) Ayrıca Allah (c.c), adı ‘’Kalem’’ olan sürenin ilk ayetinde kaleme ve yazdıklarına yemin etmiştir. (Kalem, 68/1)
Dilimizde kalemle ilgili birçok deyim bulabiliriz. Kaleme sarılmak, kaleminden çıkmak, kuvvetli kalemi olmak, kalem çekmek, kalem kırmak, kaleminden kan damlamak, kalemiyle geçinmek vs.
Kalemin işlev ve mahiyeti bakımından çeşitli türleri vardır. Bunlardan biri, insanların eğitim-öğretim vasıtası olarak kullanılan ‘’Maddî kalem’’dir. Diğeri ise ilk yaratılan ve kâinatın başlangıcından kıyamete kadar meydana gelecek/halk edilecek bütün nesne ve olayları, başlangıçta levh-i mahfûza kaydeden, bir daha yazmamak üzere kurumuş (Buhârî, “Ḳader”, 2) ve nurdan yaratılmış olan ‘‘İlâhî veya manevi kalem’’dir.
Bu iki kalemin dışında bir de vahiyleri yazan ‘’Vahiy kalemi’’, kâinat işlerini ve insanların yapmakta olduğu amelleri yazan ‘’Meleklerin kalemi’’dir. Bu kalem insanların iyi- kötü, doğru- yanlış, güzel- çirkin, hak-batıl, sevap-günah ne varsa hepsini eksizsiz bir şekilde amel defterine kaydeder.
Kalem demişken size kalemle silginin bir diyaloğunu aktarayım:
Bir gün kalem, silgiye sinirli bir şekilde “Niçin yazdıklarımı siliyorsun?” demiş.
Silgi demiş ki “Ben sadece yanlış yazılanları siliyorum. Benim yaptığım iş senin yaptığın iş kadar faydalıdır. Zira yanlış yazılanı silmek, doğru yazılan kadar değerlidir.”
Kalem, “Hayır sen hatalısın ve kendini beğenmişsin. Yazan kişi silen kişiden daima daha üstün ve daha hayırlıdır.” demiş.
Sonra kalem hüzünlü bir şekilde “Senin günden güne küçüldüğünü görüyorum.” demiş.
Silgi şöyle cevap vermiş; “Her bir hatayı düzelttiğimde kendimden bir şeylerden feda ediyorum.
Kalem, “Bende günden güne kısaldığı mı hissediyorum.” demiş.
Silgi, kalemi teselli ederek “Kendimizden bir şeyleri feda etmeden başkalarına faydalı olmamız mümkün değil” demiş.
İnsanlar gibi kalemler de birbirinden farklıdır. Kimi kalemler satırlarına leke sürmez, yapıcı, yaratıcı, yararlı ve hayırlı söz ve fiilleri yazar. Kimi de hayatta iz bırakır ve tarihe mal olacak şaheserler ortaya koyar. Kimi kalemler ise efkârın tercümanıdır, eğri kesilse de daima Haktan yana hakkı terennüm eder, ilim, irfan ve hikmeti dile getirir ve dudaklarından sadece iyi, doğru ve hakikat dökülür,
Kimi kalemler inkâra, batıla, kötülüğe, yalana, yanlışa, çirkine ve günaha vasıta olur. Kimi de fitne fesat çıkarır; kişileri ayrıştırır; toplumu dizayn eder; rezilliği, aşağılığı ve şeytanlığı dile getirir. Kimi kalemler cehalet kokar ve yazdıklarıyla okuyanın suratını buruştur, ağzının tadını kaçırır, canını acıtır, ruhunu daraltır, beynini kemirir, zihnini bulandırır, uykularını kaçırır, dünya ve ahiretini yok eder. Kullanmasını bilenler için kalem kılıçtan daha keskindir. Atalarımız da “Kalemin yaptığını kılıç yapamaz” demiştir.
Kalemler gibi silgiler de birbirinden farklıdır. Kimi silgiler yazıları, izleri, kişileri, düşünceleri, anıları, eserleri, tecrübeleri ve kavrayışları siler. Kimi de hak, hakikat, hayır, iyi, doğru, güzel, hak ve sevap olan ne varsa tümünü siler. Kimi silgiler de vardır ki batılı, kötüyü, yanlışı, çirkini ve günahı siler.
Dostlar! İnsan; dünü bu güne getiren, söz ile yazı arasında elçilik görevi yapan kalem gibi kısalmayı göze alarak her zaman hakkı ve doğruları söylemesi gerekir. Sildikçe bitmeyi göze alan silgi misali batılı ve yanlışı silmelidir.
İnsan; kalemini ilâhî kalemin istikâmetinde, insanlık ve hayır yolunda kullanmalıdır. Çünkü kıyamet gününde silgi, kalem ve bugün kalemin görevini yapan ne varsa onu kullananın lehine ya da aleyhine şahitlik edecektir.
Selam olsun! İlahi kaleme, vahyi yazan ilk kaleme, amelleri ve kâinatta olup bitenleri yazan meleklerin kalemine…
Sahi! Kalem mi yoksa silgi mi olmak daha önemli?
Kemal Kahraman
Rabbim kaleminden hakkı haykıranlardan eylesin inşallah. Yüreğine kalemine sağlık üstadım.