Kanser Tarama-Korunma
Bilindiği üzere kanser en önemli sağlık sorunlarından biridir. Tıp alanında meydana gelen önemli ilerlemelere rağmen kanser önemini halen korumaktadır. Kansere karşı verilen bu zorlu mücadelede erken tanı büyük önem taşımaktadır. İnsanlarda herhangi bir belirti oluşmadan kanserin araştırılmasına tarama denilmektedir.
Farkındalık sağlanması, toplum bilincinin geliştirilmesi ve kanser taramaları, kanserle mücadelede en etkili yöntemlerin başında gelmektedir. Ülkemizde de Dünya Sağlık Örgütünün önerdiği üç kanser türünde tarama yapılmaktadır. Bu kapsamda ülkemizde kanser taramaları 2004 yılında kurulan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) tarafından yapılmaktadır.
Taraması yapılan kanserler:
1-Kadınlarda meme kanseri tarama programı kapsamında;
- Ayda bir kendi kendine meme muayenesi (KKMM) yapması için danışmanlığın verilmesi
- Yılda bir klinik meme muayenesi
- 40-69 yaş arası kadınlara 2 yılda bir mamografi çekimi,
2-Kadınlarda serviks kanseri tarama programı kapsamında;
- 30-65 yaş aralığındaki kadınlardan 5 yılda bir smear ve HPV -DNA testi yapılması
3-Kolorektal kanser taramaları;
- 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda 2 yılda bir gaitada gizli kan testi yapılması,
- 50-70 yaş arasında 10 yılda bir Kolonoskopi yapılmaktadır.
Erken teşhis imkanı sağladıkları için tarama yöntemleri kansere karşı mücadelede en önemli kozlarımızdandır.
1-Kadınlarda meme kanseri taraması
Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinin başında gelen meme kanserinin erken teşhisi için 20 yaşından itibaren tüm kadınların kendi kendine meme muayenesi yapması önem taşıyor.
Memeleriyle ilgili hiçbir şikâyeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için bir genel cerraha muayene olması gerekiyor. Meme kanseri riski taşımayan tüm kadınların ise 40 yaşından itibaren 2 yılda 1 düzenli olarak mamografik takiplerinin yapılması gerekiyor.
Ailesinde meme kanseri öyküsü olan kadınlarınsa 25 yaşından itibaren doktor kontrolünde olmaları büyük önem taşıyor. Meme kanserinde genetik yatkınlığın araştırılması için çeşitli genetik testler de uygulanabiliyor.
Meme kanserinin tanısı için kullanılan yöntemler, mamografi, dijital mamografi, ultrasonografi, MR görüntüleme (Klasik MR ya da Tüm Vücut MR), biyopsi yöntemleri, Duktoskopi ve PET-CT.
2-Kadınlarda serviks kanseri taraması (Rahim Ağzı)
Rahim ağzı kanserinin erken teşhisi için tüm kadınların, cinsel yaşamları başladığı andan itibaren düzenli olarak PAP smear testi yaptırması öneriliyor. Yılda bir kez jinekolojik muayene yapılması, erken teşhis açısından hayati bir öneme sahip. 30 yaş üzerinde üç yıl ardışık PAP smear testi normal geldiyse, tarama sıklığı hekim tarafından azaltılabiliyor.
Eğer PAP smear sonuçlarında anormal bir yapı saptanıyorsa, kolposkopi ve gerekirse biyopsi alınarak değerlendirilme yapılıyor.
Rahim ağzı kanserinden korunmak için cinsel olarak aktif olmayan yani HPV virüsü almış olma ihtimali bulunmayan genç kadınların HPV aşısı yaptırması büyük önem taşıyor. HPV aşısı 55 yaşına kadar her yaştan kadına da yapılabiliyor.
HPV aşısı yapılsa dahi rahim ağzı kanseri tarama testi olan PAP smear testinin yapılmaya devam edilmesi önem taşıyor. HPV aşısı ayrıca erkeklerde de bu virüse ve neden olabilecek kanserlere karşı koruma sağlayabiliyor.
3-Kolorektal kanser taraması
Kalınbağırsak ya da diğer adıyla kolon ve rektum kanserine karşı herhangi bir risk faktörü ya da yakınması olmasa dahi 50-70 yaş aralığındaki erkek ve kadınlarda 2 yılda bir gaitada gizli kan testi yapılması erken teşhisi için önem taşıyor. 50 yaşından itibaren ise öncü lezyonlar olan poliplerin saptanması için hem kadın hem de erkeklerde kolonoskopi yaptırılması öneriliyor. Polip ya da kanser yoksa 10 yılda bir tekrarlanabiliyor. Eğer polip saptanmışsa hekimin önereceği aralıkta kolonoskopi tekrarlanmalı.
Ayrıca kan testleri (CA 19-9, Gama Glutamil Transferaz (GGT)), rektal muayene, sigmoidoskopi, çift kontrastlı baryumlu kolon grafisi de kolon kanseri taraması yöntemi olarak kullanılıyor. Kolon kanseri erken teşhis edildiğinde ilk 5 yılda hayatta kalma oranının yüzde 90 olduğunu ama geç kalındığında bu oranın çok düştüğünü unutmamak gerekiyor.
Uzm. Dr. Serdar Kalkan