Kemal Kahraman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

featured

BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

Bu dünya sürgününde insanın hayatını anlamlı kılması ve hayatın akışından tat alması, büyük ölçüde olaylara, değerlere, yaşama ve insana yönelik bakış açısıyla doğrudan ilişkilidir. Nitekim yaşamın kendisi, kişinin dünyayı algılayış biçimiyle şekillenir demek, abartılı bir ifade sayılmaz. İnançlarımız, duygusal tepkilerimiz, hayallerimiz, hedeflerimiz ve umutlarımız, onlara hangi pencereden baktığımıza göre değişir.

İnsanın bakış açısını şekillendiren birçok unsur bulunmaktadır. Önceliklerimiz, çıkarlarımız, aldığımız eğitim, toplumsal öğrenmeler, sahip olduğumuz önyargılar, ideolojik tutumumuz, kültürel alt yapı, sosyal statü ve inançlarımız, bakış açımızı şekillendiren ve yönlendiren faktörlerden sadece bazılarıdır.

İnsan, hayata, olaylara, fırsatlara ve insanlara yönelik bakış açısını gözden geçirmeli, farklı perspektiflerden bakabilmelidir. Çünkü hayatın birçok penceresi vardır. Eğer kişi sürekli aynı pencereden bakarsa, karşılaştığı manzara da hep benzer olacaktır.
Örneğin insan, hayata kirli ve karanlık bir pencereden baktığında, karşısına çıkan her şeyi kirli, çirkin, sıkıcı ve rahatsız edici olarak algılar.

Ancak hayata umut ve mutluluk penceresinden, temiz bir bakış açısından ve Allah’ın “Bak” dediği yerden bakarsa gülü ve gülistanı görür. Müslüman bir kişi, baktığı her yerde -hatta olumsuz ve şer gibi görünen durumlarda bile- daima güzel, olumlu ve hayırlı bir yön aramalı; her şerde bir hayır vardır diyebilmelidir.

Hz. Yunus Peygamber, kavmini terk ettiği için denize atılmış ve bir balığın karnına girmişti. Rabbimiz, “Eğer Allah’ı tesbih edenlerden olmasaydı, kıyamet gününe kadar balığın karnında kalırdı” buyurarak, bir peygamberde bulunması gereken güzel bir özelliğe işaret etmiştir.
Hz. İsa (a.s.), havarileriyle birlikte bir köpek ölüsünün yanından geçerken etrafındakiler başlarını çevirmiştir. Ancak O, “Ne de güzel dişleri var” diyerek, olumsuz bir durumda bile güzel olanı görebilme erdemini ortaya koymuştur.

Sahâbeden Hatıb bin Ebî Beltea, Mekke’nin fethiyle ilgili planı gizlice bir kadın aracılığıyla Mekke’ye göndermişti. Kadın yolda yakalanmış ve mektup Peygamber Efendimize getirilmişti. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a.), “İzin ver ya Resûlallah, bu adamın boynunu vurayım. Çünkü o, Allah’a ve Resûlüne ihanet etmiştir,” dedi. Ancak Peygamberimiz (s.a.v.), “O, Bedir Savaşı’na katılmıştır” buyurarak onu affetti.

Bir suç sebebiyle Medine’nin bir meydanında ceza verilen sahâbeye bazı kişiler hakaret edince, Peygamber Efendimiz: “Ona böyle hakaret etmeyin. Çünkü o, Allah’ı ve Peygamberi çok seven bir kimsedir” buyurmuştur.

Bu ve buna benzer örnekler bize gerek kişisel gerekse sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel hayatta en kötü olaylarda bile iyi-güzel bir taraf bulmamız gerektiğini gösterir.
“Güzel gören güzel düşünür; güzel düşünen hayattan lezzet alır.” demiş Said Nursi.

Ancak her şeye “güzel bakmak”, her şeyi tozpembe görmek demek değildir. Olayları hafife almak ya da görmezden gelmek, olumsuzlukları olumlu görmek veya iyi göstermek anlamına da gelmez. Hayata olumlu bakmak, olumsuzlukları yok saymak değildir. Aksine, karamsarlık yerine olayların güzel yönünü görmek ve olumsuzluklara karşı gerekli tedbirleri almaktır.

Dostlar! Hayata olumlu, güzel, anlamlı ve yapıcı bakan insanların özünde iyilik, temizlik ve güzellik vardır; bu yüzden her şeye güzel bakar, güzel görür ve güzel düşünürler.

Hayatta hep iyilik ve güzellik gören, kötülükle çirkinlikten uzak duran insanlar, dünya ve ahirette güzel insanlarla birlikte huzurla yaşar. Hayata sürekli umutla bakan ve bardağın dolu tarafını gören optimist/iyimser kişiler, çevrelerine daima umut, neşe, huzur, iyilik ve mutluluk saçarlar. Kendileri, aileleri ve insanlık için sürekli yararlı/hayırlı işler peşinde koşarlar.

Hayatta mutlu ve huzurlu değilseniz, üzüntülerden kurtulamıyor ve sürekli sıkıntıların kıskacında eziliyorsanız; inançsızlığı, şükürsüzlüğü, karamsarlığı, ümitsizliği, bedbinliği ve kötümserliği hayatınızdan çıkarmalı, bakış açınızı değiştirmelisiniz.

Bakış açınızı değiştirdiğinizde aslında kendinizi, kişiliğinizi, değerlerinizi, inançlarınızı ve alışkanlıklarınızı da değiştirmiş olursunuz. Max Planck’ın dediği gibi: “Bakış açınızı değiştirdiğinizde, baktığınız şeyler de değişir.” O hâlde, hayata bakış açınızı ve kirli pencerelerinizi hemen değiştirin ki hayatınız değişsin. Aksi hâlde, kirli bir bakışla sadece çamur görürsünüz ve hayat çekilmez bir yüke dönüşür.

Sahi! Bakış açınızı değiştirmeyi hiç düşündünüz mü?

 

Kemal Kahraman 

BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRMEYİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?
Yorum Yap

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir