Kemal Kahraman
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Yazarlar
  4. VUSLATA GİDEN YOLUN SON VİRAJI

VUSLATA GİDEN YOLUN SON VİRAJI

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

VUSLATA GİDEN YOLUN SON VİRAJI

Yaşlılık, hayat boyu edinilmiş deneyimlerin damıtılarak bilgeliğe dönüştüğü bir dönemdir. Bu dönem aynı zamanda vuslata uzanan yolun son virajıdır. Yaşlılar geçmiş ile gelecek arasında köprü görevi gören; dinimizi, örf ve adetlerimizi yaşayan ve bizlere öğretip yaşatan, toplumumuzun adeta hafızası olan insanlardır.

Olgunlukları, engin bilgi ve tecrübeleri, geniş bakış açıları ve anlayışlı yaklaşımlarıyla yaşlılarımız bizleri sonsuz sevgi ve sabırla bugünlere ve geleceğe hazırlayan başımızın tacı ulu çınarlarımızdır. Kişinin öğrenmesinde, gelişiminde ve olgunlaşmasında ‘Okul dersleri’ kadar, ‘Dün dersleri’ de önemlidir. ‘’Dün dersleri’’ni de ancak hayatın çemberinden geçmiş insanlar verebilir.

Büyüklere hürmet etmek İslam ahlakının yüce değerlerinden birisidir. Bu üç günlük dünyada birbirimize ve özellikle büyüklere saygı duymak gerektiğini gerçek anlamı ile bazen unutuyoruz. Hâlbuki büyüklerin şerefini korumayan, hakkını gözetmeyen ve büyüklere saygı duymayan kimseler hakiki ve kâmil bir insan ve Müslüman olamaz. Nitekim Hz. Muhammed (s.a.s.): “Küçüklerimize merhamet etmeyen, büyüklerimize saygı göstermeyen bizden değildir.” (Tirmizî, Birr, 15) diye buyurmuştur.
Zor zamanlarımızda hep yanımızda olan yaşlılarımızın özellikle ana babamızın, dedemizin, ninemizin yaşamını kolaylaştırmak, yaşama sevinçlerini arttırmak; onların hiç kimseye muhtaç olmadan hayatlarını sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir şekilde sürdürmelerini sağlamak; temizlik, iaşe, sağlık, giyim kuşam gibi ihtiyaçlarını gidermek; son demlerini umutlu ve itibarlı geçirmelerini için gerekenleri yapmak hepimizin sorumluluğudur.

Ancak bu sorumluluğu yerine getirirken artık kulakları iyi işitmeyen, gözleri iyi görmeyen, bazı şeyleri unutan, özellikle teknolojik şeyleri pek kolay anlayamayan; çabuk yorulan, darılan, sinirlenen; hem sağlık açısından hem de duygusal olarak biraz daha zayıf ve kırılgan olan kıymetlilerimize karşı sabırlı, anlayışlı, nazik ve hoşgörülü olmak bir vefa ve insanlık borcudur.

Yaşlılar ömürlerinin büyük bir bölümünü bizlere, topluma ve ülkeye hizmet ederek geçiren fedakâr ve cefakâr insanlardır. Bundan dolayı sadece bir gün veya bir hafta değil yıl boyunca onlara sahip çıkacak; sevgi ve saygıda, ilgi ve alakada kusur etmeyecek; onları Allah’ın emaneti olarak görecek, hürmet makamına oturtacak ve her hâlükârda iyilik ve ihsanda bulunacak ve onlarla zaman geçirecek yeni kuşakların yetiş(tiril)mesi için gerekenleri yapmak hepimizin vazifesidir.

Ailemizdeki, apartmanımızdaki, mahallemizdeki, şehrimizdeki ve ülkemizdeki yaşlıların gönüllerini, rızalarını ve hayır dualarını almak, tecrübelerinden yararlanmak, sözlerini kesmeden dinleyip heybelerindeki ilim ve hikmetten nasiplenmek, onlara unutulmadıklarını göstermek; potansiyellerini yaşayabilecekleri, üretkenliklerini devam ettirebilecekleri imkânları sağlamak bir lütuf değil, minnet borcunun ve saygının bir gereğidir.

Sohbette, sofrada, çarşı-pazarda, alış veriş merkezlerinde, yolculukta, toplu taşıma araçlarında vb. gündelik hayatımızın her alanında ihtiyarlara öncelik tanımak; ilgi, ikram, hürmet ve ihtimam göstermek, güzel ve tatlı söz söylemek, merhamet ve tevazu göstermek insani, ahlaki ve dinî görevimizdir.

Dostlar! Yaşlılarımız; nine olmanın hazzını ve sevincini, dede olmanın keyfini ve onurunu yaşamalı, yarını bekleyen umutları olmalı, ihtiyarlarımız hayata küsmemeli; gerilimsiz, çatışmasız, huzurlu ve sağlıklı bir şekilde evinde yaşamalı, her akşam “Allah’ım bir avuç toprak!” diyerek yatağa girmemeli, bir daha uyanmamak isteğiyle uykuya dalmamalıdır.

Unutmayalım ki bugünün ihtiyarları dünün gençleri idi, bugünün gençleri de yarının ihtiyarları olacaktır. Çünkü yaşayan herkes bir gün yaşlanacaktır. Kur’ân-ı Kerîm yaşlılık dönemine “Erzelü’l-umr” yani ömrün en düşkün/sefil dönemi olarak ifade etmiştir. (Nahl, 16/70.) Bu dönem gelmeden önce herkes gençliğinin kıymetini bilmeli, gençliğini hayırlı ve verimli geçirmeli; hayatını iyilik, güzellik ve doğruluk üzerine yaşamalı ve her daim sorumluluk bilinciyle hareket etmeli ve dünya gafletine dalıp ahireti unutmamalıdır.
Resulüllah (s.a.s): “Muhakkak ki ihtiyar Müslümana hürmet etmek Allah’a saygıdandır.” (Ebu Davud, Edeb, 20.) diye buyurarak yaşlıya saygı göstermenin önemini vurgulamıştır. Yaşlılara hürmet rahmet ve bereket vesilesidir. Bir genç, ihtiyar bir kimseye hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında hürmet edecek birini hazırlayacaktır. (Tirmizî, Birr, 75.)
Sahi! Siz yaşlılara hürmet ediyor musunuz?

Kemal Kahraman

19.10.2024

 

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 19 Ekim 2024, 22:06

    Kemal Hocam kalemine sağlık. Dün dersleri vurgusu bu kadar güzel anlatılamazdı.